Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

En çok okunanlar  


Öyküde ilk metafizik ürperti: Kenan Hulusi

Parlak simalar, köşe taşları, takımyıldızları, bir kuşağın son temsilcileri, koşumlarını bir dönemin ülküsüne bağlamış olanlar, reformistler... Edebiyat tarihi içerisinde gezinmek böyle bir geçit töreni izlemekten farksızdır çoğu kez.


Dünyaya neden geldim?

Sadettin Ökten ve Kemal Sayar. İki sahilsiz umman. Bunu söz konusu iki kişiye iltifat olsun diye demiyorum. Öncelikle “gönül” zaten sahilsiz bir ummanın adı. Kemal Sayar ve Sadettin Ökten de bu sahilsiz ummanda iki farklı disiplinde “şahitlik” etmiş kişiler. Yazdıkları eserlerde, konuşmalarında hep bu şahitliklerini paylaşıyorlar ve insanları kendi şahitliklerini yapmaya davet ediyorlar.


Walser’den Vahşi Bir Peri Masalı

Robert Walser’in Jakob Von Gunten isimli eseri yazarın yaşam öyküsüyle daha derin bir anlam kazanan türden bir anlatı olarak karşımızda duruyor. Tarihsiz yazılmış günlük biçimindeki kitap, on yedi yaşındaki Jakob’un Benjamenta Erkek Enstitüsü’nde yaşadıklarını ve bunun iç dünyasındaki yansımalarını bize sunuyor. Küçük bir şehirden gelen Jakob, Kanton meclisi üyesi bir babanın oğludur.


Yaratıcı Okuma Atölyesi’nin konuğu Furuğ

Rüzgârın bizi götürdüğü yerde sadece sesin kalıcı olacağına inandığı için şiir yazan, şiir yazmasa yaşayamayacağına inanan modern İran şiirinin öncülerinden Furuğ Ferruhzad “ağaçların soyundanım ben” diyordu: “ben çıplağım, çıplağım, çıplak / sevgi sözleri arasındaki sessizlikler gibi çıplak / ve bütün yaralarım aşktandır / aşktan, aşktan, aşktan...” Şiirleriyle yaşadığı zamanın ötesinde, öncü


Her gün Türkçe sözlük okuyorum

Kelimeler, Türkçenin insanı gerçekleştiren olağanüstülüğünün temsilcileri olarak “varlığımın evidir.” Her gün düzenli Türkçe sözlük okuyorum. Büyük bir coşkuyla. Gündelik hayatın insanı aciz bırakan sınırlarını unutup dilin her şeyi mümkün kılan gücünün yerli yerinde olduğunu gördükçe rahatlıyorum.

 


Japonya’nın Ruhu; Natsume Sôseki

Japonya’nın gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından olan Natsume Sôseki, Klasik ile Modern Japon Edebiyatı’nı ayıran ince çizginin ta kendisidir.


Merak Bir Devrimcinin Hazırlığıdır; Kırk Hadis’ten Bize Kalan

On yıl önceydi galiba, yağmurlu bir Üsküdar gecesinde, gri paltosunun iç cebinden bir silah gibi çekip, büyük bir iştiyakla yüzüme doğru uzatmıştı, net olarak hatırlıyorum. Uzatmış ve şöyle demişti; “Çok fena metin, içer gibi okumalı bunu.” Eski bir dostumdan bana kalan o taze hatıra, sayfaları hafifçe katlanmış kitap, namlusu bana doğrultulmuş halde elimdeydi artık.


Erken göçmüş bir yazarın Evrâk-ı Metrûkesi

Türkçemizde çok güzel, belki birazcık da eskilerde kalmış bir terkip vardır: Evrâk-ı metrûke. Metrûk (e), “terk edilmiş” demektir. Evrak ise “yaprak, kâğıt” anlamındaki “varak” kelimesinin çoğuludur. Kısaca ve kabaca, “(ölmüş birinden) geriye kalanlar” anlamında kullanılır evrâk-ı metrûke tamlaması.


‘’Aşırılıklar Çağın’’da Aşkın Bir Ruh: Simone Weil

Yıllar evvel, kendi küçük yörüngesinde dönen küçük bir benken keşfedilmeyi bekleyen incelikleri tanımlama hevesiyle yola çıkmış; kâşifi olduğumu sandığım şeylerin başka dillerde karşılığı olduğunu öğrenmiş, üzülmüştüm.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.