Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
İstanbul’da yaz mevsiminin ayak sesleri duyuluyordu. Üniversitedeki bahar döneminin son dersinde felsefe hocam Cemil Güzey, okuma listesi çıkardı. Uzayıp giden listede bir kitap ismi hemen gözüme çarptı; Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar. Bu üç kelimeyi yan yana okuyunca heyecanlanmıştım.

//php print_r ($fields); ?>
İnsanın ölümlü olduğunu bildiğimiz gibi, insanlığın da bir gün sonunun geleceğini biliyoruz. Her çağ, insanoğlunun sonunu hayal etmiştir, dersek yanlış olmaz sanırım.

//php print_r ($fields); ?>
Aslında Türkçedeki “çizgi roman” sözcüğü çok daha geniş bir alanı kapsama kapasitesine sahip olduğu için, İngilizcedeki gibi “comics”-“graphic novel” ayrımı yapmamıza pek gerek yok gibi görünüyor.

//php print_r ($fields); ?>
ANNEM VE BEN VE ANNEM Maya Angelou
Everest Yayınları, Çeviren: Sinem Er (13,5 cm x 19,5 cm)
BASKI – 1,5 yıldız

//php print_r ($fields); ?>
Bu yazıya başlamadan önce Beatles’ın Help! albümünü dinledim. Elim o albüme gitti. Doğrudan grup hakkında değil ama grubun biyografisi üzerine, kısacık bile olsa bir yazı yazabilmek için, içimden geçirmiş olmalıyım bu yardım çağrısını...

//php print_r ($fields); ?>
Yalçın Tosun’u, Bir Nedene Sunuldum kitabıyla 2016 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazandığının açıklandığı günlerde ziyaret ettik. Üstelik doçentlik tezinin yazımı tamamlanmış, hukuk kitapları çalışma masasının biraz daha kenarına çekilmişti. Ama anlaşılan o ki, ister bir hukuk metni yazılıyor olsun ister kurgu, müziğin merkezi konumu hiç değişmiyor...

//php print_r ($fields); ?>
Nobel Edebiyat Ödülü’nün biz okurlar için en güzel yanlarından biri –mekanizmasını çok anlamasak da– her yıl dünyanın bir ülkesinden, toplumundan, kültüründen, dilinden bir kişiyi “işaret etmesi”; öncesinde ve sonrasında sosyal medyada ve diğer yayınlarda koparılan gürültü ne olursa olsun, İsveç’teki komite, o yıl kimi layık gördüyse ödüle –sadece kendisi değil, kategorisindeki benzerleri de– g

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat, doğduğu günden beri gerçeği arıyor. Gerçeği bulmak çünkü adaleti, çünkü insanı bulmak demek aynı zamanda... Ya da şöyle söylenebilir, edebiyat gerçeği bozuyor, çünkü gerçek hayatta insanı da, adaleti de bulmak çoğu zaman imkansız... Ondan mıdır bilinmez, edebiyat, hukuk eğitimi almış yazarlarla, suçun ve zanın hikayeleriyle dolu.

//php print_r ($fields); ?>
Nobel yüzünden, Batılı okur için Mısır edebiyatı, Necip Mahfuz ile başlayıp bitiyor. Mısır hidivlerinin meşhur edebi himayelerinden beri içli dışlı olmamıza rağmen, Türkçedeki çevirler de Necip Mahfuz ağırlıklı. Neyse ki usta yazar çok uzun yaşamış ve eli pek üretkenmiş. Onun tanıklığında ülke tarihini, politikalarını, modern hayat ikilemlerini okuyabiliyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Olimpiyat ışıkları Rio’yu aydınlattı. Brezilya’nın politik ve ekonomik krizleri, tahrip edilmiş doğası, “brazilyonerleri” ve “favelaları” arasındaki gelir uçurumları rengarenk bir seyirlik oldu. Machado de Assis, Brezilya edebiyatının belirleyici özelliğini milliyetçi içgüdü olarak tespit eder. Başkahramanı bireyden çok ülkedir, üzeri edebiyatla boyanır.
