Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			


Optimist Yayın Dağıtım

Da Vinci'nin Bilimi



Şahane
Toplam oy: 540

“Bir an önce hayatın bütünlüğüne hak ettiği değeri veren ve ona saygı duyan, bütün doğa olaylarının temelde birbirine bağlı olduğunu anlayan ve bizi yaşayan dünyaya bağlayan bir bilime ihtiyacımız var.  Bugün ihtiyacımız olan şey tam da Leonardo da Vinci’nin Rönesans’ın en parlak döneminde ve modern bilimsel çağın doğuşunun başlangıcında öncülük ettiği ve beş yüz yıl önce taslağını çizdiği gibi bir dünya görüşü ve bir bilim.”

Fritjof Capra (Da Vinci’nin Bilimi’nden)


İnsanlık ve bilim tarihinin hemen her döneminde kendisinden övgüyle söz edilen ve eserlerine hayranlık duyulan kişilerden biri de Leonardo da Vinci’dir. Ne var ki, her çağ Leonardo’yu kendi anlayışına göre yorumlamıştır. Popüler bilim kitaplarıyla ünlü günümüz fizikçilerinden ve “ekolojik okur yazarlık” hareketi militanlarından Fritjof Capra da en son kitabı Da Vinci’nin Bilimi’nde öyle yapıyor. Da Vinci’nin bilimsel anlayışını ve çalışmalarını bilimin ve insanlığın bugünkü ihtiyaçları açısından yorumluyor.

Capra’yı bu kitabı yazmaya yönlendiren itki, Leonardo’nun bilimi hakkında çok az kitabın yazılmış ve bunların çoğunluğunun Leonardo’nun bilimsel eserlerine Newton’cu gözlüklerle bakmış olması. Capra, bu nedenle Da Vinci’nin Bilimi’nde okuru, “Rönesansın Büyük Dehasının Zihninde Bir Gezinti” ye davet ediyor.

Düşünce tarihi son 30-40 yıl içinde insanlığın var kalmasına odaklanarak bu konuda yeni algılar ve fikirler geliştirdi. Mevcut düzenin ve düşünce akımlarının (Capra buna kartezyen mekanikçi bakış açısı adını veriyor) yaşamın sürdürülmesi konusunda başarısız kaldıkları son yılların, hatta günlerin gelişmeleriyle kanıtlanmış bulunuyor.

Bu yeni bulgulardan biri, hayatın kendi kendine örgütlenen şebekelerden oluştuğunun keşfedilmesidir. Buna göre evren temel yapı taşlarından oluşan bir makine değildir; maddi dünyanın birbirinden ayrılmaz ilişki kalıplarının bir şebekesidir.

Bir başkası, sürdürülebilirlik kavramının oluşturulmasıdır. “İnsanlık ancak doğal ekosistemlerin kendilerini sonsuzlaştırdıkları yöntemleri benimserse var kalabilir” düşüncesinin kavranmasıdır.

Da Vinci’nin Bilimi’nin yazarı Capra, bu iki paradigmaya bir üçüncüsünü eklemiş, biyolojik sistem teorisini sosyal ve bilişsel alanlara uygulamış ve ulaştığı senteze de Sürdürebilirlik Bilimi adını vermiştir.

Peki, nasıl oldu da Leonardo’nun bilimsel yöntemi daha önce tam olarak anlaşılamadı? Capra’ya göre, bunun nedeni, dâhinin Not Defterleri’nin düzgün bir biçimde tarihlendirilebilmiş olmasıdır. Daha önce, Not Defterleri’nin yayımlanmış seçkileri yüzyıllar boyu konusuna göre sınıflandırılmıştı. Dahası, bu seçkiler onun hayatının farklı evrelerine ait birbiriyle çelişen iddialar sergilemekteydi.

Paleografya adı verilen eski el yazmalarının eleştirel tetkiki ve tarihlendirilmesi giderek daha gelişkin bir bilim halini alınca, Leonardo’nun da Not Defterleri pek çok açıdan incelenebilir oldu. Gerçek tarihler, dışsal olaylara göndermeler, metin içindeki çeşitli çapraz başvurular, Leonardo’nun yazma-çizme stilinin zaman içerisindeki gelişimi ve değişimi analizleri, çeşitli dönemlerde kullandığı kâğıt türleri, kalemler ve yazı malzemeleri, boyalar ve bunların hepsinin yüzyıllar boyunca çeşitli koleksiyoncular tarafından gerçekleştirilmiş karşılaştırmaları. (Burada da yeni buluşların ve bütünsel yaklaşımın önemi görülüyor.)

Carlo Pedretti’nin liderliğinde yıllarca süren bir zorlu çalışma sonucunda Leonardo’nun tüm elyazmalarının transkripsiyonları tamamlandı ve orijinal metinlere eklenmiş açıklamalı notlarla yayımlandı. Bu akademik çalışmalar Da Vinci’nin teorik modellerinin nasıl geliştiğinin ve gözlem yönteminin kâğıda dökülüşünün nasıl mükemmelliğe doğru evrildiğinin anlaşılmasını sağladı. Capra da bu sayede bizleri bu ünlü Rönesans ustasının zihninde gezintiye davet edebildi.

Yeni binyıla (2000’li yıllara) girdikten hemen sonra ekonomik, ekolojik, teknolojik, sosyal ve politik sorunların eski anlayışlarla çözülemeyeceği bütün çarpıcılığıyla açığa çıkmaya başladı. Artık pek çok açıdan farklı düşünmek ve davranmak durumunda olduğumuz her gün daha somut olarak karşımıza çıkıyor. Da Vinci’nin Bilimi bize bu açıdan yardımcı olabilir. Holistik ve ekolojik açıdan baktığı için!

FRITJOF CAPRA

Fritjof Capra uluslararası kamuoyunun dikkatini ilk kez Fiziğin Tao’su adlı kitabıyla üstünde topladı. 1975’de küçük bir yayınevi tarafından yayımlanan kitap, ağızdan ağıza yayılıp çok satmaya başlayınca, yayın hakları büyük bir Amerikan yayınevi tarafından satın alındı. Kitap 23 dilde 43 baskı yaptı. Bu kitabında Capra geçmişin mistik gelenekleriyle 20. yüzyıl fiziğinin bulguları arasındaki çarpıcı paralelliklere işaret ediyor ve yaygın anlayışlara meydan okuyordu.

1981’de yayımladığı ve Türkçe’ye Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası başlığıyla çevrilen ikinci kitabında Capra tıp, biyoloji, psikoloji ve ekonomideki paradigma kaymalarına vurgu yapıyor, analitik bilimi derinlemesine eleştiriyor ve bunun karşısına toplumu bütünsel ve sürdürülebilir açılardan ele alan bir perspektif koyuyordu. Bu kitap da 16 dilde 25 baskıya ulaştı.

Capra, daha sonra Yeni Bir Düşünce (12 dilde 16 baskı) Kâinata Mensup Olmak (7 dilde 10 baskı) gibi eserleriyle de çok satanlar listelerinde yer alan ve önemsenen bir popüler bilim yazarı olmayı sürdürdü. 2007’de yayımladığı son kitabı Da Vinci’nin Bilimi 5 dilde 7 baskı yapmış bulunuyor.

Ayşe Bilge Dicleli



Bu kitabı idefix'ten sayın alın

Yorumlar

Yorum Gönder

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.