Cinsellik, toplum olarak dilimizden düşmeyen konulardan biri. Bütün konuşmalarımızda, ucundan kıyısından da olsa –üstelik çoğu zaman şaka yollu- cinselliğe değinmezsek rahat etmeyiz. Bunda şaşılacak bir şey olmadığı söylenebilir elbette. Gel gelelim, çoğu zaman “başka birilerinin” cinselliğidir söz konusu olan. Kendi cinsel dünyamıza sıra gelince… Bu başka konudur işte. Bu bahsi sükût ile geçeriz. O halde toplumsal bir ikiyüzlülükten söz açmak ağır mı kaçar? Daha birkaç gün önce, bir bakan, televizyonlarda baş tacı edilen yerli dizilerden bazılarının şifreli yayınlanmasının daha iyi olabileceğini söylemişti. Bu dizilerin yurt çapında izlenme oranlarının ne kadar yüksek olduğunu düşünürsek, ikiyüzlü nitelemesinin belki de hafif geleceğini ileri sürebiliriz. Düş Sandığım, işte böyle bir ülkenin kadınlarına söz hakkı tanıyor…
Gazeteci Yasemin Candemir’in, bir gazetede yayınladığı ilanın ürünü olan bu kitapta, Türk kadınlarının cinsel fantezilerini okuyacaksınız. Yani Türk kadınları bu defa mutfaklarını değil, yatak odalarını açıyorlar. Hatta zihinlerinin arka odalarını… Hasbelkader içinde yaşadığımız halde bilmediğimiz bir coğrafya bu. Teşhircilikten tutun da grup sekse kadar, belki birilerinin “Bizde de böyle şeyler var mıymış?” diyeceği bu gündüz düşleri, okuyanları şaşırtacak gibi.
Fantezilerin ara sıcaklar gibi servis edildiği kitabın önsözü ve sonsözü, Prof. Dr. Ali Akay ile Cem Mumcu’ya ait. Her ikisi de, kendi perspektiflerinden, fantezilerin nasıl yorumlanacağına değiniyor ve şimdiden, değişik yorum katmanlarına dikkat çekiyorlar.
Bu kitap kimilerinin fantezi dünyalarını keşfetmesine yarayacak, kimileri tarafından ise toplumsal bir olgu olarak ele alınacak. Ne olursa olsun, Türk kadınlarının fantezi dünyasına dair, üzerine konuşulabilecek metinler var artık elimizde. Siz sayfaları çevire durun, yakında erkeklere de sıra gelecek…
OKUYAN US
