Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

KİTAP OKUMA REKORU



İyi
Toplam oy: 674
Neticede roman uydurup uydurup yazmak değil miydi? Süper iş.

Cemal Karanlık

 

 

 

 

Hemen söyleyeyim sevgili okurlar: Milletimiz okusun da ne okursa okusun diyenlerden değilim. Çünkü okumak vardır, okumak vardır. Ne okuduğumuz fark etmiyorsa baştan bir kitap alır, ömür boyu okuruz. Okumak mı, işte sana okumak. Yıllar önce, Ahmet Altan’ın, Orhan Pamuk’un kitapları çok satmaya başlayınca -o zamanlar Elif Şafak Hanım ODTÜ’de öğrenim görüyordu ve çok başarılıydı, gelecekte ne harika işlere imza atacağı seziliyordu ve Zülfü Abi de müzikle meşguldü- bir heyecan dalgası yükselmişti. Aman milletimiz okusun, eleştirmeyin bu yazarları, bu kitapları okuyanlar mutlaka iyi okur olacak ilerde, bütün iyi yazarlarımız okunacak… İşte böyle deniyordu. Teoriye göre -tarih ilerleme midir sayın okurlar, hiç sanmıyorum- bir insan okudukça gelişir ve sonunda iyi bir okur olur, sözgelimi en sıkı edebiyatı seçer, gittikçe seçmeci olur. Artık aman Allah onun elinden hiçbir şey kurtulamaz ve değme eleştirmen de eline su dökemez.

 

Böylece biz saf idealistler, kimin elinde kitap görsek ona sevgiyle bakıyorduk. Onu geleceğin önemli bir aydını, yurdumuzun seçkin bir bireyi olarak görüyor, onun oturup okuduğu otobüste, trende sesimizi kısarak, konuşacağımız önemli konuları hep sonraya erteliyorduk. Ne yazık ki, önemli konuları ertelememek gerekiyor. Nitekim elde bulunan, çantadan çıkarılan, kitapçı vitrininden indirilen kitaplar hiç değişmiyordu. Hatta daha da kötüye gidiyordu iş. Vallahi bazı yazarlarımızın çok sattığı, hatta kapışıldığı görülünce, işte işin kötüsü burada; gençlerimiz de dört koldan kaleme sarılır oldular. Sormayın. Aynen böyle oldu ve ne yazık ki kalem yalnızca bir araç olmakla musdariptir. Böylece millet bir an önce Orhan Pamuk olmak istedi. Zira Nobel, “geleceğim” diyordu. Neticede roman uydurup uydurup yazmak değil miydi? Mesela CV doldurmak bile gerekmiyordu. “Süper iş.”

 

Romancı Orhan’ı ayrı tutarım sayın okurlar, o çalışıyor, ter döküyor ve mesela Kars’a gidip halkın arasına karışıyordu.

 

Geçenlerde, sayın okurlar, “Sabitfikir” nam cevval dergimizin haberleri arasında gördüm. Hoş bir ara başka bir yerde de rastladıydım, unuttum. Malatya ilimizde bir rekor denemesi gerçekleştirilmiş: Toplu halde kitap okuma rekoru. Bunu kınamıyoruz efendim. Bu takdire şayan bir meseledir. Fakat bana yağmur dualarını da hatırlatmıyor değil. Halkımız stadyuma toplanıyor, ellerine meşhur Hugo’nun Sefiller’inden sayfalar tutuşturuluyor ve “Haydin başla,” denerek okuma rekoru denemesi başlatılmış oluyor. 22.000 insanımız böylece aynı anda Sefiller’in ilk formasını okuyor, sayın okurlar, düşünebiliyor musunuz? Victor’un sağ olmasını ve bu göz yaşartıcı manzarayı izlemesini nasıl istemez insan?

 

Fakat bekliyoruz. Bunca insan bir arada okursa, bir gün elbet tüm algılar değişir. Fizik yasaları yerle bir olur ve bir stadyum dolusu insanımızın yüreği mutlaka Victor’u orada ziyaret eder. Zavallının kabri bir mutluluk yuvasına dönüşür. Kitabın, hele hele Sefiller’in bunu yapacak gücü mutlaka bulunur.



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.