Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

SÖYLEM ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRİR



Zayıf
Toplam oy: 239

Cemal Karanlık

 

Zaman zaman, edebiyatın ne işe yaradığını düşünürüm, sevgili okurlar. Okuduğumuz bir öykü, bir roman bize somut şeyler öğretmiyor belki. Ama dünyaya bakışımızı kuşkusuz değiştiriyor.

 

    Geçenlerde bir arkadaşım, tarihsel romanlar (o, “tarihî” diyor) okumayı neden sevdiğini anlatıyordu. Bu tür romanlar ona tarih öğretiyormuş. Elbette, özellikle gerçekçi yazarlar arasında tarihsel gerçeklere uyma tutarlılığı var. Yazar, okuyucuya, ele aldığı dönemle ilgili doğru bilgileri vermeye özen gösteriyor. Zaten, bilgi yanlışları da, bildiğiniz gibi, dikkat çekiyor hemen. Artık bir tartışmadır başlıyor; efendim Kanuni öyle mi giyinirdi, o zamanlar o yemekler var mıydı bakalım vs.

 

    Yine de, edebi değeri yüksek bir roman, aslında bu tür bilgiler vermiyor bize. Orada asıl olan, bana kalırsa, insan davranışlarıyla ilgili gözlemler. Ve tabii yazarın bu yolla ortaya attığı sorular. Bu anlamda, herhalde belli sınıflara sokulamayan romanları öbürlerinden, tür romanlarından ayırmak gerek.

 

    Yazarın, her şeyden önce, sanatının malzemesiyle, dille bir söylem oluşturduğunu, ya da ortak dile yönelik söylemi sürdürdüğünü tespit etmek gerek.

 

    Bu, günlük dilde de böyle olmuyor mu? Örneğin medya, söylemi belirlemiyor mu? Bugün çevremizde konuşulan dil, büyük ölçüde medya -ve tabii iktidar- aracılığıyla yapılıyor.

 

    Bir örnek: Çocukluğumuzdan beri bilegeldiğimiz “şeker bayramı”, iktidarın ısrarıyla oldu size “ramazan bayramı”… En azından, kentli sınıfın büyük oranda kullandığı bir adlandırmayı ortadan kaldırdı iktidar…

 

    Elbette, bunu kendi medyası ve kendi aydını aracılığıyla yaptı. Ama zaten bu nedenle bugün yaşadığımız bir karşı devrim oluyor. Bana göre.

 

    Geçenlerde bu konuyu Nadir’le konuşuyorduk. Nadir arkadaşımız fevkalade hoşgörülü ve geniş ufuklu biri olduğu için söylem değişikliğini hiç umursamamış.

 

    “Yahu ne olacak yani?” dedi.

 

    “Öyle deme,” dedim, “söylem, çok şeyi değiştirir. Elif Şafak Hanım ne demiş? Osmanlıca-Türkçe sözlükten her gün bir kelime öğrenip yazılarında kullanıyormuş. Yanından ayırmıyormuş sözlüğünü. Artık o gün piyangodan ne çıkarsa…

 

Edebiyat boşuna yapılmıyor. Söylem, gereksiz bir şey değildir.”



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.