Cemal Karanlık
Efendim nihayet güneş yüzünü gösterdi. Şimdi yavaş yavaş düşünmeye başlamanın zamanıdır; yazın ne okuyalım, yazacak olanlardan da (malum, yazarlarımız yazlık mekanlara çekilip kağıt kalemle haşır neşir olacaklar) ne istirham edelim? Tabii ben daha çok okunacak kitaplarla meşgulüm. Dün akşam kahvede oturdum, not defterimi çıkardım, başladım nicedir okumayı düşündüğüm kitapları not etmeye. Bir kere, sevgili okurlar, hemen size de tavsiye edeyim; Yapı Kredi Yayınları, Ömer Seyfettin’in bütün öykülerini tek ciltte yayınladı. Bu değerli yazarımızı okumayan kalmamıştır ihtimal. Fakat ne de olsa bugüne kadar bunca titiz, eksiksiz bir basımı yapılmamıştı ustamızın… Kitapta Ömer Seyfettin’in özgün metinleri var, önceki baskılarda görülen eksikliklerin, yanlışların neler olduğu da işaret edilerek düzeltilmiş. Elbette Ömer Seyfettin’i yeniden okumak heyecan vericidir. Benim için böyle.
Nadir kardeşimiz gelince bu düşüncemi ona da söyledim hemen, fakat o bununla pek ilgilenmedi. Alın bakalım:
“Valla bu sıcaklarda çekilmez abi. İyidir hoştur ama, eskidi o öyküler bana göre.”
“Amma yaptın yahu. Bak şimdi, bana göre Ömer Seyfettin herkesin tanıdığı, ama pek az kimsenin doğru dürüst okuduğu bir yazardır. Hani, biraz da şöyle; herkesin okumuş gibi yaptığı yazar… Gerçekten bu yazarlardan biridir o bana kalırsa. Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyorduk. Yahu sevilmez mi Ömer Seyfettin, dedi, ‘Kaşağı’ ne öyküdür mesela… Unutulmaz gerçekten…”
“Doğru, gerçekten güzel, içli bir öyküdür. ‘And’ da öyledir…”
“Evet de, şimdi durum şu: İlkokul kitaplarımızda vardı bu öyküler. Nasıl severek okurduk. Belki o yaşlarımızda bizim edebiyata ısınmamıza olanak sağlamış öykülerdi bunlar. Hatta belki içimiz ısınarak, etkilenerek okuduğumuz tek parçasıydı edebiyat kitaplarımızın. Fakat sonra peşini bıraktık. Yazdıklarını boylu boyunca okumaya heves etmedik. Neden genç yaşta göçüp gittiğini düşünmedik mesela, ne zor koşullar altında yazdığını… Türkçenin sadeleşmesinde emeği vardır, öncü olmuştur diye öğretivermişlerdi; ama bunun için nasıl bir savaş verdiğini merak etmedik. Neyse… Daha önce ciltler halinde Bilgi Yayınevi tarafından basılmış değerli bir edisyonu vardır, bunları zamanında okumuştum. Ömer Seyfettin, çok yönlü bir yazardır. Mitolojiye, tarihe, bilime ve mizaha ilgisi vardır, bunlar öykülerinde de izlenebilir. Onun Türkçenin sadeleştirilmesi ile ilgili çalışmalarını o dönemin devrimci eğilimlerine bakarak değerlendirmek gerekir. Üst sınıf aydınlar tarafından aşağılanıyordu, basit olmakla suçlanıp küçük görülüyordu. Edebiyatı süslü yazı olmaktan çıkarıp yalın öyküler kaleme almıştı. Üstelik bu öykülerle kendisinden yüz yıl sonra yaşayan gençleri duygulandırmasını bilmişti.”
“Evet ama mevzu bakımından çoğu öyküsü artık çekmiyor gençleri Cemalciğim, itiraf et.”
“Ben sana bir şey söyleyeyim mi Nadirciğim; kapitalizm çok hızlı değiştiriyor bizi, bu kadar değişim iyi değildir.”
Karanlık bey, konuşmasını biliyorsunuz da, bir de siz bir öykü yazsanız da biz eleştirsek.
Yeni yorum gönder