

Henüz bir yaşını doldurmamış bir yayınevi Kutu Yayınları. Hikâyesini anlatır mısınız?
Geçen yıl bir kitap hazırlamak istedim, yazarı ve içeriği mühim değil. İlişkilerimiz olan bir yayıncıya gittim, meseleyi anlattım. Ancak ne yazık ki olmadı. Sektörün içine girdikçe gördüğüm, kalıplaşmış tuhaf “standart”lar beni bir karar almaya zorladı. Yayıncılık da kolay değildi fakat tam da o dönem babamın 80’lerde askeri öğrenciyken kurduğu yayınevi hikâyesini yeniden hatırladım. Hemen sevgili kardeşim ve editörümüz Ali Oktay Özbayrak’ı aradım, “yayınevi kuruyoruz” dedim. Kutlu olsun dedi. Böyle gelmişse de böyle gitmesin motivasyonuyla merhaba dedi Kutu.
Yayın sektörünün içinden biri misiniz? Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben bir sosyal girişimciyim. Yani yaptığım bütün işlerin sosyal fayda yaratmasını amaçlayarak yapıyorum. Bu nedenle daha önce okur tarafından da takdir gören Biryudumkitap ve Bir Kutu Kitap adlı iki girişim hayata geçirdim. Girişimcilik öncesinde profesyonel hayatımda da sektöre uzak değilim ama işin mutfağından daha çok teknoloji ve pazarlama alanlarında çalıştım. Sektörün içinden fakat yayıncılığın dışından biriydim diyebilirim. Yayınevinin kurucusu olmakla birlikte İngilizce, Almanca ve Sırp-Hırvat-Boşnak dillerinde yazılmış kitaplarımızın çeviri editörlüğünü yapıyorum. Evrak ve yönetim işleri bir yana, yayınevinde en sevdiğim görevim bu.
Balkan Kitaplığı bölümünüz var. İlk kitap Saraybosna Marlborosu’ydu, sırada Boşnak yazar Faruk Şehiç’in Pod Pritiskom kitabı var. Özellikle mi ilgilisiniz Balkan edebiyatına? Başka hangi yazarlarla tanışacağız bu bölüm altında?
Evet, bastığımız ilk çeviri Bosna’dandı ve son olmayacak. Kutu’nun Balkan Kitaplığı adını verdiğimiz bir dizisi var ve 2020’de epey genişleyecek. Velibor Çoliç’in Bosnalılar’ı ve sonrasında diğer eserleri, Faruk Şehiç’in bir romanı ve Milenko Yergoviç’in bütün eserleri Kutu’da olacak. İvana Şoyat (Sojat) ve İvana Bodrojiç (Bodrozic) yeni yazarlar olarak aramıza katılacak önümüzdeki yıl. Şu anda o bölgeden görüşmelerimizi sürdürdüğümüz pek çok yazar var. Karadağ, Makedonya, Sırbistan ve Yunanistan ile Romanya’dan da yazarlar olabilir. Bunun dışında yazarı aslen Balkan kökenli olup başka dillerde yazılmış müthiş eserler ve yıllardır basılmamış ya da şimdiye kadar hiç basılmamış klasikler de sırada. Jack London’ın unutulmaz bir romanı 40 yıl sonra İngilizce aslından çevirisiyle geliyor mesela.
Olası pek çok soruna rağmen kitap seçiminde bağımsız ve idealist olabilmek de zor olsa gerek?
Türlerin kendi içinde bile onlarca farklı ayrımı varken edebiyat noktasında keskin görüşlü olmamak gerekiyor, zira sürekli gelişen ve değişen bir edebiyat anlayışı mevcut. Bu yüzden basılmasını düşündüğümüz her eseri, kendi türü içinde, kendi anlayışı ile değerlendirmeye gayret ediyor, işin uzmanlarından görüş alıyor, kitap seçimlerimizde olabildiğince adil davranıyoruz. Elbette ki bu sürecin çok büyük zorlukları var.
Bugün kıymeti bilinmese de geleceğe yönelik bir yatırım gözüyle keşfettiğiniz yazarlar oluyor mu?
Dünya üzerinde de ülkemizde de yazarları ve metinleri sıkı bir takibe aldık. Bir yazarın ön plana çıkması bugün çok fazla değişkene bağlı ve metinleri, maalesef bugünün dünyasında küçük bir yere sahip. Sosyal medya ilişkilerinden yayınevlerinin pazarlama stratejilerine kadar her şey yazarını görünür kılıyor hatta kısa zamanlı edebiyat kanonuna dâhil ediyor. Ama aslolan metindir. Mühim olan yükseldiğin o noktada okuru yakalayıp kalıcı olabilmek. Yazdıklarıyla gelecekte çok güzel noktalara geleceğine inandığımız yazarlarımız var. O geldiğimiz noktalarda kalıcı olmak istiyoruz. Özellikle ilk kitaplarını okurlarımızla buluşturduğumuz ve buluşturacağımız bazı isimlerin yazdıkları, bizleri şimdiden heyecanlandırıyor. Yabancı yazarların kitaplarının etkilerini ülkelerinde zaten görebiliyoruz, o noktada da okurla doğru ismi buluşturmak gerekiyor. Ama şunun daima farkındayız: “İyi metin, dünya üzerindeki bütün coğrafyalarda okuruna aynı şekilde seslenecektir.”
Yılda kaç kitap yayımlama hedefiniz var?
2020 hedefimiz 16 kitap gibi gözüküyor, tabii memleket şartları ve okurun takdiri bu sayıyı değiştirebilir.
Kitapların çeviri, grafik tasarım ve kapak tasarımı konusunda nelere önem veriyorsunuz?
Çeviriyi yalnızca eserin yazıldığı dilden yapıyoruz, bunu yapamayacağımız diller olabiliyor. Slovence gibi... Burada da o dile en yakın çeviri üzerinden Türkçeye aktarım yapılması gerektiğini savunuyoruz. Sloven bir yazarın kitabını Sırpçadan çeviririz mesela. İşin tasarım kısmında her kitap için ayrı bir çalışmamız var. İlk kitabımızı Geray Gencer yaptı. Kapaklarımızın çoğunu Yunus Emre Aytaç yapıyor, iki kapakta da Umut Durmuşoğlu ile çalıştık. Bazı yayıncıların her kitap için standart bir çizgisi oluyor, bizim çizgimiz ise tasarımın kendisidir. Kapaklarımızı görünce tasarımın standartlığından ziyade, o tasarımı yakalayıp “Bu kitabı Kutu basmıştır” denmesini tercih ederiz. Mesela bunu Utku Lomlu ve onun çalışmalarında Can Yayınları ile Jaguar Kitap başarmış durumda. Bir Jaguar kapağını okur olarak vitrine yaklaşmadan tanırım.
Yeni yorum gönder