Yazarlar

Haydar Ergülen
Nar'ın babası.
Tüm Yazıları

Cemal Süreya’nın “Bun” şiirini Marc Chagall’ın resimleri üstüne yazdığı söylenir. Fakat “Gözleri göz değil gözistan” dizesinin Chagall resminden çok Türkan Şoray’ı hatırlatmadığını kim söyleyebilir? Sultan’ı yazmayı düşününce aklıma ilk gelen şey, o dize oldu, sanki onun gözlerine yazılmıştı.

İçine kanatlandığı günün ertesinde Nilgün’le Kağan’a gidecektim. Nilgün, Kağan diye yazıyor. Çok yalnızdım ve başka yalnızlar gibi, başka yalnızlarla birlikte sık sık Kızıltoprak’taki eve gidiyordum ben de. O yalnızların başında elbette Ece Ayhan gelir. Cemal Süreya gelir, birbirinden iki yalnız gelir. İlhan Berk, Tomris Uyar, Tevfik Akdağ’ı da görmüşümdür orada.





Bazen her şey aslında çocukluğu yazmak, anlatmak için bir bahaneymiş gibi geliyor! Romanı bilmem ya, şiir, öykü, portre yazmak ve film çekmek, belki o yarı yarıya sayılabilir, bisikletin, gazozun, oyuncak bebelerin, tel arabaların, tahta kamyonların, eh bir de plastik topların arkadaşıymış gibi geliyor.


Ülkü Tamer, galiba şair olma mevzuunda epey tartışılan, ama bir bakıma da alternatif bir tartışma ya da öneri olduğu için pek öne çıkmayan bir görüşün, inancın, anlayışın en müstesna örneği. Hangi anlayışın? Şair olduğu halde olmama ya da üzerine alınmama, hatta oralı bile olmama anlayışının.

Evrensel Kitabevinde görürdüm onu. Görürdük. Biz. İkibiz. Ömer Ateş ve ben, bazen de üçbiz, Erkut da olurdu. Evrensel, Ankara’da Kızılay’da Mithatpaşa caddesini döndüğümüz yerdeydi. Biz kitap alırdık, Ankara’da hep öğrenciydim, üniversiteye giderken bazı arkadaşlarım da oradan kitap aldıklarını söylerlerdi, ben onlar kadar çok almamış olurdum. Param yetmezdi o kadarına.
