Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Uğursuzluklarla örülü dünyanın romanı

Mehmet Eroğlu’nun son kitabı Mermer Köşk, her kelimesine kötücül bir dünyanın işlendiği tutkulu bir aşkı anlatıyor. Eski zamanları andıran ancak “modern” atmosferiyle, “aşka düşmenin” yarattığı umarsız acıyı ve sürekli çalmakta olan tehlike çanlarını betimliyor.



Bombay Blues

Hindistanlı yazar Jeet Thayil, ilk romanı Narkopolis'te 70'lerin Bombay'ını anlatıyor. Batılı turistleri ya da uzaklarda saklı cennetlerin bulunduğuna inanan modernizm kaçaklarını çeken bir ülkede, ülkenin karakteristiğini en iyi yansıtan şehrindeyiz. Ancak otantizme, Şark'ın büyüsüne kendisini teslim etmeye hazır zihinleri cezbedecek bir hikaye peşinde koşmuyor Thayil.



İsyana yakın durmanın erdemi

Bazen hayat anlam kazanır; hayatın anlam kazanması öneminden çok varoluşa hitap etmesiyle koşut sayılabilir. İradenin tahakkümden kurtulması ve özgürlüğün bir refleks olarak kendini eleştirip yeniden yapılandırması faşizmin, faşizmin el atabildiği tüm oyun alanlarının imhasını kolaylaştıracaktır elbette; canlının sorunu bitmeyecektir.



Kadın, kadının perisiymiş meğer

Öykü kitaplarının adları çok şey anlatır. Bağımsız kurmaca parçaları gibi görünseler de, aynı kitabın içinde yer almalarının nedenini çözümlememiz için gereken şifreyi vermiştir yazar. Hele kitap adını bir öyküden alıyorsa, iş kolaylaşır, seçkideki diğer öyküleri bu başrol verilmiş öyküyle kıyaslarız.



"Evet" ile "hayır" arasında

Şili deyince aklımda birkaç görüntü beliriyor: Birincisi, Augusto Pinochet'nin 11 Eylül 1973 günü yaptığı darbeyle 1990'a kadar ülkede terör estirmesi. İkincisi, aynı gün Pinochet tarafından devrilen Salvador Allende'nin, sağından solundan kurşunlar geçerken dünyaya son kez bakışı.



İktidarlar şakadan anlamıyor

Eylül dedin mi İstanbul'da palamut, balıkçı tezgahlarını doldurur. Ekim dedin mi muhakkak ucuzlar, bolca yenir. Gerçi yağlısını bulamamak, pişirirken çuvallamak gibi ufak ama mühim sebeplerle kuru bir lezzete talim etmek de var! Ama lüfer öyle mi, en beceriksiz aşçının elinde bile en leziz, en enfes, en en en balık o işte! Bu nefasetin bedeli de yüksek oluyor haliyle.



Babayı hatırlamak

Ölüm döşeğinde insan neyi hatırlar? Az sonra ölmüş olacağımız için asla paylaşamayacağımız bir deneyim bu. Paul Harding’in Babamın Yalnızlığı isimli romanı da hayatının son sekiz gününde George Washington Crosby’nin zihninden geçenlerin bir dökümü. Gerçekçiliğinden asla emin olamayacağımız bir kurgu bu. 

 



Haydar Bey'i nasıl bilirdik?

Altay Öktem oldukça üretken bir yazar. Hemen hemen edebiyatın her alanında eserleri var: Roman, öykü, şiir, deneme, çocuk edebiyatı. Kendisini tüm bu türler içinde daha çok, 1990’da Yaşar Nabi Nayır, 2000’de Cemal Süreya şiir ödülüne değer görülen şairliği ile tanıyoruz. Fakat yazar, bu kez yeniden bir romanla karşımızda: Esen Kitap tarafından yayımlanan O Adam Babamdı.



Kadın kadına öyküler

Kadının halinden kadın anlar, derler. Bu hal, yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın en medeni ülkelerinde dahi karşımıza çıkan bir anlama biçimi doğurur. Ortak payda olan kadın olmanın alt başlıklarında hep aynı konular sıralanır.



DündenYarına // Tanıdık olmayan duyguların kitabı

Suat Derviş, seçkin sınıfın ev içi hayatlarından toplumun yoksul tabakalarına kadar farklı grupları eserlerine yerleştirmiş bir yazar. Korku, gotik, aşk, toplumcu gerçekçi roman, hikaye gibi farklı temalarda ve türlerde eserler vermesinin yanı sıra uzun yıllar gazetecilik de yapmış, Nâzım Hikmet'in teşvikleriyle yazı dünyasına adım atmış bir yazarımız.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.