Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



GrafikRoman // Kaybolan bir dünyanın peşinde

Sevindirici bir gelişme, grafik romanın itibarlı isimlerinden Seth, önemli bir çalışmasıyla, ilk kez Türkçede çünkü. Seth, bizde hiç tanınmadığı için, kısaca özgeçmişinden söz edelim. Asıl adıyla Gregory Gallant, 1962’de Kanada’da doğuyor.



Sermaye ve güç küreselleşirken

2000’li yıllarda İskandinav ülkelerinde polisiye edebiyatın yükselişine tanık oluyoruz. 1960’lı yıllarda İsveç’te Maj Sjöwall ve Per Wahlöö’nun Martin Beck dizisi ile başlayan sürecin bugün ulaştığı noktada artık uluslar arası bir başarıdan söz etmek gerekir.



Modern Felsefenin Kararttıkları

Fransız filozof René Descartes’ın beden ve ruh düalizmine dayalı rasyonalizmiyle başladığı addedilen modern felsefeye dair yazılmış felsefe tarihi kitaplarının birçoğunda bu felsefenin gelişimi içinde bir yandan Spinoza’nın tek töze dayalı felsefesi ile Leibniz’in monadlara dayalı çok tözlü felsefesi rasyonalist felsefenin mümkün devam yolları olarak Descartes’la bağlantılandırılırken, diğer ya



Dilden bir kütle

Hüseyin Kıran, Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor adlı son romanıyla daha önceki eserlerinde olduğu gibi bir dil işçiliğine soyunmuş. Kıran’ın metinlerini okurken dilin bir yazarın elinde nasıl tek tek başka sözcüklerle bir araya geldiğinde farklı farklı anlam katmanları yaratabildiğini görürsünüz.



Yamyam ve cüzzamlı olmanın trendi

Yetişkin bir erkek, babası hakkında düşünmeye başlamışsa romanın ilk cümlesi yazılır. Yetişkin bir erkek, annesine vicdan üzerinden hayatı boyunca yenilmeye mahkumken babasına olan duygularını listelemesi ve saldırgan/anlayışlı ayrımını yapması kaçınılmaz sanki. Listede iki başlık altında yüzlerce duygunun tonlarca ağırlığı yetişkin bir erkeği hiçbir şeye yetişememeye sürüklemeye yetecektir.



Ben yapmadım, tümör yaptı!

Christian Jungersen'in yayımlanmış diğer romanlarına bakınca, insanın ruh hallerini, kurguladığı olaya hayli iyi yedirdiğini görüyoruz. Bununla da kalmıyor, gününe yabancılaşmadan edebi metinler yaratıyor. Yani Jungersen aslında hem psikolojinin verilerinden yararlanıyor, hem de günlük hayattaki yamuklukların nimetlerinden. Ava çıkarken etrafını iyi gözlemlediği kesin.

 



Çizgi Roman // Tepe’nin kayıp rüyası

Tepe, bir yolculuk ve takip çizgi romanı; ilginçliği, mağara resimlerini andıran bir görsel biçimsellik taşıması. Fırat Yaşa, bir önceki çalışması olan Avcı Nun’da (2013) bu çizgiyi kullanmış, naif ve arkaik duran bir estetikle hikayesini güçlendirmişti.



Modern kolonileştirmeye fırlatılmış bir izmarit

Son yıllarda biraz daha yakından tanıma olanağı bulduğumuz Will Self, Türkçede yayımlanan son romanı İzmarit’te giderek boğucu bir hal alan küresel sigara içme yasaklarından ilham alıyor. Buradan bakınca İzmarit, kamusal alanla özel alan arasındaki sınırın günden güne görünmez kılındığı çağdaş düzenleme ve denetleme mekanizmalarının bir yergisi olarak da okunabilir.



Dengesi bozulmuş bir İngiliz

Ken Bruen, Baudelaire Paranoyası’nın girişinde amacını şöyle tanımlıyor: Dengeli bir İngiliz erkeğini (ki çoğu öyledir) dengesiz hale getirmek. Dengesini yitirmiş bir İngiliz erkeğinden tehlikeli hayvan da zor bulunur.



Belki benim param dönüp dolaşıp...

Düş Parası, hakkında yazmadan önce birkaç gün zihnimin içinde gezdirdiğim romanlardan biri oldu; aklıma bir sürü şey getirdi. Romanın en belirgin fikirlerinden biri şu: Birbirimizden ne kadar uzak ve kopuk görünsek de, aslında takım adalar gibi köklerimiz aynı denizin tabanına ait.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.