Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Asrın dövüşü

Norman Mailer, Dövüş kitabında, efsanevi boksör Muhammed Ali’nin ünvanını geri almak için George Foreman ile yaptığı -dünya boks tarihinin gelmiş geçmiş en önemli- karşılaşmanın hikayesini anlatıyor.



Bir lider yetişiyor

1970 Luanda doğumlu Gonçalo Manuel Tavares, Portekiz’in edebiyat dünyasına armağan ettiği parlak bir yazar olarak gösteriliyor. Edebiyat kariyerine 2001’de başlayan Tavares’in roman, şiir, tiyatro oyunu ve çeşitli anlatılardan oluşan kitapları 36 dile çevrilmiş, 51 ülkede yayımlanmış ve farklı ülkelerde pek çok saygın edebiyat ödülüne değer bulunmuştu.



Savaşın ve tarihin ağırlığı altında

Marcel daha ilk paragrafından itibaren okuyucuya Flanders’te, gerçekçilikle gizemin iç içe geçtiği bir atmosfer sunuyor: “Sokaktaki diğerlerinden farkı yoktu evin; iki asırdır oturulmuşluğun, şiddetli fırtınaların, savaşın ardından bel vermiş, hafifçe yana yatmıştı. (...) Odaların çoğu yazları serin tutan, kışları üşüten zifiri Araf karanlığını barındırırdı derinlerinde.



Çalıların arasında çömelmiş budala primatlarız

Gözümün önünden gitmiyor: Bir bakan, bir orman ve su işleri bakanı üstelik, Diyarbakır’da –belki de– nefsi müdafaa amacıyla av tüfeğiyle vurulmuş ve sonra “nesli tükenmekte olan” statüsüyle doldurulup kürkü fönlenerek ve makyajlanarak cam bir fanusun içinde sergilenen leoparın önünde poz veriyor. Dişlerini göstererek gülüyor bakan, bir yandan eliyle leoparı işaret ederek.



"Bu acı bir gün işine yarayacak"

Bir an gelir ki ezberinizi unutursunuz; tiyatro sahnesindeki “trak”tır bu. Söyleyeceğini öğrenmişlerdeki ani bellek boşluğu, beyindeki havalandırma deliğinin açılışını andırır. Aslında hiç beklenmeyen bir şimşek çakışıdır yaşanan; her şey kendi manası üzerindeki tahakkümünü kaldırır. Birdenbire gitmek istersiniz. Birdenbire başka olmak istersiniz.



Sihirli kalemlerle yazılamayan anılar

"Hayatımı anlatsam roman olur." Herkes kendi hayatının yazarı mıdır? Yaşadıklarını kurgulayıp roman haline getirerek raflara sürmediği için "yayımlanmamış bir yazar" mıdır?  Ya da hayatlar roman kurgusuyla değil de anı türünde yazılabileceğine göre neden yazmıyoruz? Yeterince ünlü ve ilgi çekici biri olmadığımız için mi?



Lars Iyer'in dehası

Kurmacayı felsefi soruşturmalarda bir araç olarak kullanabilir miyiz? Şüphesiz evet. Peki, dil kurallarını mantık kurallarına göre açıklayarak kusursuz bir dil kuramı geliştirmeye çalışan 20. yüzyılın en önemli filozoflarından Ludwig Wittgenstein’ı felsefi soruşturmamıza araç olan kurmacada bir karakter olarak kullanabilir miyiz?



İrili ufaklı, sarılı yeşilli limonlar

Calypso on yaşında. Annesini beş yıl önce kanserden kaybetmiş. Babasıyla yaşıyor. Anneanne ve dedesi öldüğünden, babasının ailesi de yıllar evvel Avustralya’ya taşındığından babasından başka kimsesi yok.



bahar meseleleri

behçet çelik birçok yazardan farklı olarak kahramanlarının duygularını tasvir etmekten ziyade adeta okuruna bulaştıran bir yazar. onunla birlikte, bunalımı anlamıyoruz örneğin, bizzat yaşıyoruz. çelik günümüz türkçe edebiyatında iç sıkıntısını en iyi anlatan yazarlardan biri. ikinci romanı soluk bir an’da ise bakışını aşk ve evliliğe yöneltmiş.

 



Deliler evi

Yakın bir zaman önce Asabiyeci adıyla yayımlanan novellası sayesinde bir kez daha andığımız Machado de Assis –ya da tam adıyla Joaquim Maria Machado de Assis– Latin Amerika edebiyatının öncü ve büyük yazarlarından biri...

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.