Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Stephen King’i kalın romanlarıyla, o romanlardaki başkarakterler kadar önem verdiği yan karakterlerle, satır arasında anlattığı yan hikayelerle, üzerinde çok çalıştığı diyaloglarla, korkunç olayların arasına sıkıştırdığı kara mizahla tanıyoruz genellikle.

//php print_r ($fields); ?>
Sergey Dovlatov, Sovyetlerin çöküşünden sonra nihayet Rusçada da rahatça okunmaya başlanabilen bir sürgün yazar. Yaşadığı süre boyunca Rusya’da yalnızca tek bir kitabı basılabilmiş: Nevidimaia Kniga. Yayımlanmasından kısa bir süre sonra da kitabın tüm kopyaları KGB tarafından toplatılıp mahvedilmiş.

//php print_r ($fields); ?>
Kurmacayı felsefi soruşturmalarda bir araç olarak kullanabilir miyiz? Şüphesiz evet. Peki, dil kurallarını mantık kurallarına göre açıklayarak kusursuz bir dil kuramı geliştirmeye çalışan 20. yüzyılın en önemli filozoflarından Ludwig Wittgenstein’ı felsefi soruşturmamıza araç olan kurmacada bir karakter olarak kullanabilir miyiz?

//php print_r ($fields); ?>
Shirley Jakcson, gotik edebiyatın en önemli kalemleri arasında. Günümüzde hâlâ en çok okunan yazarlardan olan Neil Gaiman, Stephen King ve Joyce Carol Oates; Shirley Jackson’a, ilham aldıkları yazarlar listesinin üst sıralarında yer veriyorlar.

//php print_r ($fields); ?>
“Satıcı” arketipi, yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatında erkekliğin, orta yaşın, orta sınıf kapitalizminin, Amerikan rüyasının hüznünü ve vasatlığını sırtında taşır. Arthur Miller’ın oyunu Satıcının Ölümü’ndeki Willy Loman, John Updike’ın tavşan romanlarındaki Harry Angstrom ve Sinclair Lewis’in Babbit’i unutulmuz portrelerdir.

//php print_r ($fields); ?>
14 Haziran 1940, Litvanya’nın başkenti, Moskova’dan gönderilen ültimatomla sarsılıyor. Kızıl giyinmiş Azrail, II. Dünya Savaşı’nın bulutları üzerinde, orağıyla çekicini tehditkar bir biçimde Baltık devletlerine savuruyor. Rus İmparatorluğu’nun “Ancien Régime”ini kendi kanında boğmuş olan Sovyetler, bir konuda selefiyle bütünüyle hemfikir: Rus İmparatorluğu’nun agresif XIX.

//php print_r ($fields); ?>
Bir yılın daha sonuna geldik. Ahmed Arif’in “Asfalttan yürüsün aralık / Sevmem, netameli aydır” dediği aydayız. Ama mevsimlerin ayarı sanırım daha kaçmamıştı o zamanlar. Bu yazı yazıldığında hâlâ kısa kollularla dolaşıyorduk mesela. Aralık denildiğinde kar gelmez miydi aklımıza eskiden?

//php print_r ($fields); ?>
Melek ticareti yapılan bir yerde geçti gençliğim. Bir tür köle pazarıydı sanki ve siz âşık olabileceğiniz kişiyi beğenip satın alıyordunuz. O, sesini çıkartmadan peşinizden geliyordu. Kıyasıya rekabet ve çekişmeden sonra elde ettiğiniz meleğinizi yanınıza alıp pazar alanından çıkıyor, en yakın berbere yürüyordunuz. Berber, biraz ağır olsa da özenle meleğin kanatlarını tıraş ediyordu.

//php print_r ($fields); ?>
Kitaplarla belli bir zamandır iyi kötü haşır neşir olduktan sonra farklı ve şaşırtıcı şeyler aramaya başlıyorsunuz. Aslında bu garipsenecek bir durum değil. Çünkü bir şekilde ve belki istemsizce gelişiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Calypso on yaşında. Annesini beş yıl önce kanserden kaybetmiş. Babasıyla yaşıyor. Anneanne ve dedesi öldüğünden, babasının ailesi de yıllar evvel Avustralya’ya taşındığından babasından başka kimsesi yok.















