Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Sihirli kalemlerle yazılamayan anılar

"Hayatımı anlatsam roman olur." Herkes kendi hayatının yazarı mıdır? Yaşadıklarını kurgulayıp roman haline getirerek raflara sürmediği için "yayımlanmamış bir yazar" mıdır?  Ya da hayatlar roman kurgusuyla değil de anı türünde yazılabileceğine göre neden yazmıyoruz? Yeterince ünlü ve ilgi çekici biri olmadığımız için mi?



Savaşın ve tarihin ağırlığı altında

Marcel daha ilk paragrafından itibaren okuyucuya Flanders’te, gerçekçilikle gizemin iç içe geçtiği bir atmosfer sunuyor: “Sokaktaki diğerlerinden farkı yoktu evin; iki asırdır oturulmuşluğun, şiddetli fırtınaların, savaşın ardından bel vermiş, hafifçe yana yatmıştı. (...) Odaların çoğu yazları serin tutan, kışları üşüten zifiri Araf karanlığını barındırırdı derinlerinde.



Hepimiz güve yenikliyiz

Film analizleriyle tanıdığımız yazar ve radyocu Gökçe İspi Turan, kısa süre önce yayınlanan üçüncü kitabı Güve Yeniği’nin 20 öyküsüne, 20 kadın karakteri konuk ediyor. Hepsi de zaman zaman karşımıza çıkıveren, ucundan kıyısından tanıdığımız karakterler. Öyle gerçekler ki...



Han Duvarlarından Zindan Duvarlarına: Faruk Nafiz Çamlıbel

Kendi cümlesiyle, “Oynayacak yaşta düşünen, okuyacak yaşta yazan bir çocuk”tu Faruk Nafiz, çağından geçmişe yaptığı yolculukta büyüdü. On dört yaşında ilk mısralarıyla şiirin farkına vardı, on sekiz yaşında farkına varıldı “Şarkın Sultanları”yla.



Puro, sadece bir puro mudur?

1937 yılı, Hitler’in soğuk nefesinin Avrupa’yı kasıp kavurduğu yıllar. Gamalı haçlar, Führer posterleri, Gestapo, korku, umutsuzluk, mücadele… Her şeye rağmen yine de devam eden hayat...


1919 yılından beri tütün malzemeleri satan bir dükkan ve bu dükkanın tütüncü çırağı Franz Huchel.



Eleştiride büyük hamle: Tehlikeli Dönüşler

Orhan Koçak, Türkçenin büyük eleştirmenlerinden/denemecilerinden. Yazdıklarıyla her daim zihnimizi açan, edebiyata bakışımızda yeni yollar, kavşaklar yaratan; klişe haline gelmiş birçok unsuru alaşağı eden fikirlerle eleştiri tarihinin yönünü değiştiren biri.



Görünmez kadın

Süper kahramanlara has olağandışı bir yeteneğim bulunsa, bunun görünmezlik olmasını isterdim hep. Görünmeden görmenin, gözlemlenmeden gözlemlemenin tanrısal bir yanı bulunduğu muhakkak. Siz başkalarını gayet iyi tanırken onlar için bir muamma olarak kalmanın size sosyal yaşamınızda avantaj sağlayacak konforlu bir yanı var.



Fernweh ve Heimweh arasında

Modern toplum hayatının ve insan varoluşunun en merkezi olgularından bir tanesi göç. Çok değil, 150-200 yıl önce yaşayan atalarımız doğdukları yerde yaşlanır ve ölür, olağanüstü durumlar haricinde seyahat bile etmezken, biz anne karnında uçağa biniyoruz! İçimizde dinmek bilmeyen bir gitme isteği (Fernweh) var.



Bir iki üç, tıp!

Küçükken oynardık. Bir iki üç, tıp! Birisi bana ilk defa oynayalım mı diye teklif ettiğinde, oyunu bilmediğim için kurallarını anlattırmıştım ve ne kadar da kolay oyunmuş demiştim içimden. Hoplamalı zıplamalı ya da hız gerektiren oyunlarda pek iyi olmadığım için işime gelmişti. E iyiymiş, hiçbir şey yapmıyorsun! Sadece beklemek yeterli. Fakat, sonra sonra insan anlıyor. Susmak zor, çok zor.



Kimliğimi kaybettim, hükümlüdür

Bir gün üniversitedeyken, sosyal bilimler alanında çalışma yapan öğrencilerin ödevlerinin neredeyse tamamının başlığında “kimlik” sözcüğünün geçtiğinden yakınmıştı hocamız. Nasıl bir zamanda yaşıyorduk? “Kimlik sorunu” dediğimiz şey artık evcilleştirdiğimiz, araştırma nesnesi haline getirdiğimiz sıradan ödev konularından biri mi olmuştu?

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.