Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
“Şiir masumluğun yeniden ele geçirilmesidir” der Octavio Paz. Bunun için başlangıca yani söze gideriz. Üstü örtülmüş bir güzelliği yeniden görünür kılmak için sözün hakkı bizi beklemektedir. Mustafa Köneçoğlu’nun sekiz yıl sonra yeniden basılan ilk kitabı Söz Hakkı, bir şairin gerçeklikle ve dünyayla kurduğu bağın hem oluş hem de eriş sancılarına odaklanan bir şiirler toplamı.

//php print_r ($fields); ?>
Londra’da tarihte rol oynamış önemli kişilerin yaşadıkları ya da bir süre vakitlerini geçirdikleri evlere asılmış ve hâlâ asılmaya devam edilen, geçmişle şimdiyi birleştiren mavi plakalar bulunur. Londra ile kırmızı telefon kulübeleri, black cab’ler ve çift katlı otobüsler kadar özdeşleşmiş durumdalar.

//php print_r ($fields); ?>
Japonya’nın gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından olan Natsume Sôseki, Klasik ile Modern Japon Edebiyatı’nı ayıran ince çizginin ta kendisidir.

//php print_r ($fields); ?>
Cem Sancar romanları hakkında yazmak hem kolay hem de zordur. Kolaydır çünkü gerçeği tüm açıklığı ile ifade eder, dolambaçlı yollara, gereksiz süslemelere, uzun tasvirlere tevessül etmez. Gördüğünüzde büsbütün bir resim canlanır kafanızda. Zordur çünkü her cümle adalet terazisiyle kurulur ve kelimenin ötesinde birçok anlam barındırır.

//php print_r ($fields); ?>
Çarmıha gerildikten sonra dirilen İsa havarilerine göründüğünde, Thomas, şüpheci Thomas, peygamberinin dirildiğine inanamaz; ikna olmak için İsa’nın çarmıhta almış olduğu yaralara dokunmak ister.

//php print_r ($fields); ?>
Türkçemizde çok güzel, belki birazcık da eskilerde kalmış bir terkip vardır: Evrâk-ı metrûke. Metrûk (e), “terk edilmiş” demektir. Evrak ise “yaprak, kâğıt” anlamındaki “varak” kelimesinin çoğuludur. Kısaca ve kabaca, “(ölmüş birinden) geriye kalanlar” anlamında kullanılır evrâk-ı metrûke tamlaması.

//php print_r ($fields); ?>
Sinik Bir Başkaldırı: Edebiyat Ehlileştirilmeye Karşı

//php print_r ($fields); ?>
Türkiye’de spora, özellikle de futbola, toplumun geniş kesimlerince ne büyük bir düzeyde ilgi duyulduğunun tartışılması herhalde beyhude olur. Spor takipçisi, başta birinci futbol ligi olmak üzere gerek domestik (yerel) müsabakalara, gerekse Avrupa ya da dünya çapındaki büyük turnuvalara bir boş zaman aktivitesinden öte yaklaşıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat ve festival kelimeleri nedense pek çokları için uzlaşmaz bir niteliğe sahip. Edebiyatın zihinlerdeki ilk çağrışımından olsa gerek bu: inzivaya çekilip kendi içine dönmüş biri, kalabalığa karşı bir koruma kalkanı olarak kitabın açtığı dünyalara gömülmüş, hazdan ve şimdiden uzak, geçmişin bilgisinin ve geleceğin tahayyülünün peşinde...

//php print_r ($fields); ?>
Pek çoklarından duymuş, hikâyelerden okumuşuzdur: Hayatımı yazsam roman olur! Ne ki, kurmacanın içine bir ömrü, hadi diyelim bir ömrün parçalarını sığdırmak sanıldığı kadar kolay değildir. Evet, sahiden de, her insan anlatıcısını bekleyen bir hikâyedir; ama o anlatıcının “kendi” olması işi iyiden iyiye çetrefil hale sokar.
