Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Yazgıyla nasıl savaşılır?

Kirliydi Kar’ın bıraktığı tat, “Çeviriyi 69 yıl beklediğimize değdi!” dedirtecek cinsten. Hemen söyleyelim, Georges Simenon’un ünlü karakteri Maigret’nin yer aldığı bir romanı değil elimizdeki; fakat bu durum onun kuşkuya, suça, adalete, yargıya ve yazgıya değinmediğini ya da daha az değindiğini kesinlikle düşündürmesin. Aksine tam da bu konuları işliyor Kirliydi Kar.



Ay’da din sosyolojisi

Video oyunları asla sadece sıradan vakit geçirme nesneleri değiller. Soyut düşünme ve analitik seçenekler üretme becerisini geliştirme hususunda çok iyiler. En basitinden, Age of Empires benzeri strateji oyunlarında da –gerçekten görmek isterseniz– eşsiz bir kamu maliyesinin ve makro iktisadın saklı olduğunu fark edersiniz.

 



Doğaya duyduğumuz özlem

Çağımız insanının zihnine, her şeyden ve herkesten kaçıp doğanın kucağına sığınmak yerleşmiş bir kere. Artan şehirleşme ve beraberinde gelen modern sorunlar, insanlarda, yaşadığı yerlerden kaçıp gitme isteği uyandırıyor ister istemez. Mutlu değiliz yaşadığımız yerlerden, sevmiyoruz her gün gördüğümüz insanları. Ve tüm bu tıkanıklıktan bize geriye kalan tek şey ise, stres…



Mutsuzluk zaten pakete dahil

İnternetin ve özellikle de Instagram’ın hayatımıza girmesiyle büyüyen kitap pazarı bugünlerde kahve yanı kopya fotoğraflarla hızla tektipleşip birçok kitabı bayağılaştırırken önümüzü görebilmek iyice zor hale geldi. İyi okurun yeni yazar keşfinin peşinde olduğunu görmek istiyoruz oysa. Yeni yazarlar girsin istiyoruz hayatımıza bu bitmek bilmeyen bollukta.



80 Yaşında; hâlâ genç, hâlâ isyankar...

Sabahattin Ali romanları, hikayeleri ve şiirleriyle olduğu kadar hayatı ve fikirleriyle de edebiyatımızın gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biri. Ne yazık ki zorluklarla geçirdi hayatını ama baskılara boyun eğmedi. Hapisten çıktıktan sonra art arda yazdığı hikaye kitaplarıyla edebiyat dünyasına kendisini kabul ettirmişti.



Tutku mücadelesi

Romanın hızla ve giderek kişiselleştirilmiş bir görünüme kavuştuğu bir dönemden geçiyoruz. Kurgu her ne kadar hikayelerin merkezinde yer alsa da, son yıllarda roman alanında yaratılan karakterlerin gerçek olma ihtimalinin yarattığı kışkırtıcılığın payını yok saymak mümkün değil.



Bir Yönetmenin Günlüğü: Sinematograf Üzerine Notlar

“Gerçekle sahtenin karışımı

sahteyi verir.”

 



Nefes alınacak bir pencere

Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu her yıl kaç bandrol temin ettiklerini açıklıyor; yani basılan kitap sayısını… Gazetecilerin oldukça hoşuna giden bu bilgi her defasında haberleştirildiğinden, mutlaka denk gelmişsinizdir. Örneğin ilgili basın bülteni 2016’da Türkiye’de 404 milyondan, 2015’te 383 milyondan fazla kitabın yayımlandığını duyurmuştu.



Yaşamın İhtişamı, "Görmenin" Sihirbazlığı

Okuyucunun, ihtişamlı eserleriyle iz bırakan yazarların, başka yazarların da katkısıyla hepten "ihtişamlı" kılınan hayatlarını roman kurgusuyla okumaya bayıldığı bir gerçek. Özellikle de baş tacı edilen yazarların aşk hayatları söz konusuysa bu konuda kendine özgü bir edebi janrın kemikleşmiş olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.



Aynadaki kadın, korkunç güzel

Yakın tarihli kitaplarda, dili, ritim oluşturacak şekilde kullanmak ve yaşanmış bir hikayeyi kurguyla birleştirerek korkutucu bir atmosfer yaratmak popüler hale geldi. Türk yazarlarda bu durum, biçimci gelenekle ya da yapıbozum teknikleriyle kol kola ilerlerken, çeviri edebiyatta bu tekniklerin kullanımı biraz çiğ kalıyor gibi görünüyor.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.