Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Duygu Özdemir @1Kitap1mekan
“YALNIZCA OKUDUĞUM KİTAPLARI PAYLAŞIYORUM”

//php print_r ($fields); ?>
Bir Nevi Dipnot adlı Youtube kanalının Türkçe altyazıyla paylaştığı videoda, 1957 yılında Albert Camus ile bir futbol müsabakası sırasında yapılan röportajdan kısacık bir parça izliyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
İki dünya savaşı arasında geçen yıllar, buhranların yanı sıra kültürel hareketliliklere de sahne olmuştur. Savaş meydanları ve ideoloji arenalarında cereyan eden mücadeleler, suretleri değişse de sonraki dönemlerde yansıma bulurlar. Bu hareketlerin yoğun bir biçimde gözlemlendiği Fransa’da siyasi ve ideolojik tutumlarıyla öne çıkan şahsiyetlerden birisi de Roger Garaudy’dir.

//php print_r ($fields); ?>
İki yıla yakın bir süre elimde ve cebimde e-kitapla dolaştım…
Cebimde diyorum, çünkü gerçekten cebimdeydi. Yıllardır hayalini kurduğum bu boyut ve hafiflik beni kendine bağımlı kılmıştı.
Havam da yerindeydi doğrusu! Beni küçümsemeye kalkan kâğıt fetişistlerine “cebimde kitap değil, kütüphane taşıyorum” diyordum.

//php print_r ($fields); ?>
A-
Mecnun one night
B-
Ben bu tarzı benimsedim. Elim belimde vakaların önünde bekler, sakallarımı sıvazlar, sosyolojik birtakım çıkarımlarımı dile getiririm. ‘Ne güzel bir toplum simit yiyor.’ ‘Toplum koşma oğlum beş dakika sonra tekrar gelecek tren.’ ‘Toplum şuradan geçerken az sessiz ol uykuya uzağım zaten.’

//php print_r ($fields); ?>
İlk karşılaşmamızda ne benim henüz yayımlanan bir metnim vardı ne de Aykut Ertuğrul’un ilk öykü kitabı raflara düşmüştü. Yayın yönetmenliğini üstlendiği “Ğ” dergisine değerlendirilmesi için gönderdiğim bir öyküyle başlayan edebiyat sohbetimizde yılları devirdik. Sanırım en kıdemli okurlarından biriyim. Bir eleştiri yazısına da bu kadar duygusallık yeter.

//php print_r ($fields); ?>
“Yatağımda uzanırken dağ tırmanışıyla ilgili bir kitap okumak hoşuma gidiyor” diye yazıyor Jeanette Winterson. Nan Shephard’ın The Living Mountain (Yaşayan Dağ) adlı biyografik-coğrafi keşif kitabından söz ediyor.

//php print_r ($fields); ?>
Bir kenti doğru anlayabilmek için sadece demografi yeterli değil artık. Idari kıstaslar da. Mimari, sosyoloji, antropoloji gerekli. Sinema, ekonomi, iletişim çalışmaları, kültürel çalısmalar gerekli. Ancak böylesi çok-disiplinli bakışlarla İstanbul’u ve elbette tüm kentleri doğru düşünebilir ve anlayabiliriz.

//php print_r ($fields); ?>
Kelimeler, Türkçenin insanı gerçekleştiren olağanüstülüğünün temsilcileri olarak “varlığımın evidir.” Her gün düzenli Türkçe sözlük okuyorum. Büyük bir coşkuyla. Gündelik hayatın insanı aciz bırakan sınırlarını unutup dilin her şeyi mümkün kılan gücünün yerli yerinde olduğunu gördükçe rahatlıyorum.

//php print_r ($fields); ?>
Benliğin keşfine çıkmak heyecan verici değil midir her zaman? Çünkü “ben”in anatomisidir karşımıza çıkacak olan. Bu keşifle “ben”in mizacı, davranışları, yönelimleri, bilinçdışı olmak üzere çoğu şeyine vakıf olabiliriz. Keşfin bu incelik bilgisine kimi yazarlar öyle numuneler sunar ki, onların bu tahlil yeteneklerine hayran olmakla kalmaz, peşlerine düşeriz daha fazlası için.
