Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Çizgi roman, gazete bayilerinden kitapçılara ve kitap piyasasına girdi gireli, sanatçıların ve diğer popüler kişiliklerin biyografileriyle daha fazla ilgilenmeye başladı. Geçmişte çocuksu ve pedagojik olma iddiası taşıyan, epeycesi niteliksiz ve sası duran biyografik çizgi romanlar, tür olarak, gördükleri ilgi ve itibarı hak edecek ölçüde başkalaşıp enformatik olmanın ötesine geçtiler.

//php print_r ($fields); ?>
Sıradan mutluluklar üzerine erken yaşlarda kurulmuş bir yuva, iki çocuk, kendini evine ve çocuklarına adamış bir kadın, geçen yıllar ve bir tarafın bu küçük, tekdüze dünyayı geride bırakma isteği. Erkeğin bu dörtlü arasındaki rolleri “anlamsız bir makinenin her zaman aynı hareketleri yinelemeye mahkûm çarkları” olarak tasvir etmesi ve başka bir kadın için evi terk etmesi...

//php print_r ($fields); ?>
Yaşamın ta kendisi olduğu için mi yazdığını yoksa bizzat yazdığı için mi yaşamla bağ kurduğunu bilemez yazan kişi. Bir şey konuşturur onu, fakat nedir o şey? Beşiğinde dile gelen İsa gibi, daha doğar doğmaz talihin nasıl işlediğinin gizli bilgisini anlamaya yazgılıdır sanki. Bilgedir, budaladır, trajik ve gülünçtür. Ve sırf bu yüzden usta bir “yaşam acemisi” olup çıkacaktır.

//php print_r ($fields); ?>
2018 yılı, büyük Türk yazarı Tarık Buğra’nın 100. doğum yıldönümü. Bu tarz tarihlerin sanatçıların, yazarların eserlerine ve hayatlarına tekrar bakmak için birer vesile olmasından dolayı özellikle gündemime almaya çaba gösteriyorum. Keşke kültür kurumlarımız da aynı hassasiyeti gösterip bu büyük yazarı layıkıyla anmak için etkinlikler düzenleseler.

//php print_r ($fields); ?>
Akdeniz’in ışıldayan, birleştirici, mahsuldar ve yaratıcı yüzünü önce Bronz Çağı Uygarlıkları fark etti. Bugün, Bronz Çağı’ndan, 7 devletten mal -ve bilgi- taşıyan batıklar buluyoruz.

//php print_r ($fields); ?>

//php print_r ($fields); ?>
Türk şiiri içinde “arada” kalmış bazı şairler vardır. Bu şairler içinde bazıları da yalnızca arada kalmakla yetinmezler, başka büyük şairlerin veya akımların periferisinde kalırlar. Ercüment Behzat Lav’dan Sabahattin Kudret Aksal’a doğru bir eğri çizebiliriz böylece. Edebiyat tarihçilerinin işine geliyor sıralamalar, ayrımlar yapmak.

//php print_r ($fields); ?>
“Önümde belki bir dakika var, belki bin dakika. Belki bir gün var, belki bin gün... Geride ise yüzlerce hatayla, çok eksiklerle, dile gelmemiş suçlarla, telafi edilmemiş ihmallerle dolu bir hayat. Hangisini, ne ara düzelteceğim? Nereden başlayacağım kendi cennetimin yolunu döşemeye? Zamanla yarıştan galip çıkan var mıdır? Kader, insanın başına gelen değil midir?

//php print_r ($fields); ?>
Son olarak T. S. Eliot’ın Bütün Şiirleri (1909-1962) kitabını çevirdim. Bu eserin ortaya çıkmasının üç yıla yakın süren inişli, çıkışlı, sancılı bir öyküsü var. T. S. Eliot, nihayetinde 20’nci yüzyıl şiirinin muhkem bir uğrak noktası olan bir şair.

//php print_r ($fields); ?>
"Teksas-Tommiks dönemi”nin ancak son demlerine yetişebildim… O zamanlardan, dayımın iki çizgi roman kulesi arasındaki hali gözümün önünde halen; sırt kısmı aynı zamanda kütüphane olarak da kullanılabilen o eski tip divana boylu boyunca uzanmış, bir tarafta “uç uca eklenerek” okunacak, diğer tarafta ise okuduğu ciltlerden oluşan iki kule… Sanırım daha çok Zagor görürdüm elinde; ablamın

















