Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Ahmet Muhip Dıranas: Şiirin Büyük Göğünde Parladı

Bir köy yıldızıydı, büyük bir göğü vardı

 



“Bu duraksız tımarhanede, uykuyla uyanıklık arasında”

Yu Hua’nın geçtiğimiz aylarda hayranlıkla okuduğum Yaşamak romanından sonra bir ikinci romanı daha Türkçede yayımlandı: Yedinci Gün. Yalnız bu sefer Jaguar’dan değil, Alabanda’dan ve Çince aslı yerine, İngilizce çevirisinden...



''Kelimelerle İlişkimizin Sonu Gelmez Bir Çeşitliliği Var''

Eskiden kelimeler sadece bir ayrıntıydı. Sayfaların arasında gezinen, paragrafları dolduran kum taneleri gibi. Zamanla kelimeler üzerine daha çok yoğunlaştım. Taşıdıkları derin anlamdan ziyade, insanların kelimelere yükledikleri anlamlar beni şaşırtıyor. Mesela “canavar” dediğimizde herkesin aklına farklı bir görüntü düşüyor.



Kedinin dediği olur

Modern Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Tanizaki’yi Naomi’yle tanımıştım. Belli yönleriyle Nabokov’un Lolita’sına benzetilen (ki ondan çok önce kaleme alınmış) kitap, beni Tanizaki’nin kendine özel edebiyat diliyle ilk kez tanıştırmış ve daha fazlasını okumak üzere iştahımı kabartmıştı.



Sekteye uğrayan öykü

Türkiye’de pek bilinen, tanınan bir edebiyat değil Fin edebiyatı; ve görünüşe bakılırsa, çok da rağbet görmüyor. İskandinav edebiyatı, Türkiye’deki etkisini gerek polisiyeyle gerek dram türünde romanlarla genel olarak gösteriyor aslında ama özellikle İsveç ve Norveç edebiyatının bilinirliği ve okunurluğunun yanında Fin edebiyatının birkaç adım geride kaldığı apaçık görülüyor.



Anılara Yolculuk Vakti: Sahte Bellek

İnsan için anılar çok değerlidir. Kişinin davranış, duygu ve düşüncelerinin arkasında geçmişi yatar. Kişiliğin inşasının temelini oluştururlar. Tabii geçmişte yaşanılanları nasıl algıladığımız, nasıl hatırladığımız da bir o kadar ehemmiyet taşır. Ancak beynimiz, yaşantıları kaydetme ve hatırlama konusunda o kadar eksiksiz ve kusursuz değil.



Evler, tabutlar, kalabalık odalar

Psikolojik gerilim ve korku  türünde yazan Onat Bahadır’ın son kitabı Yaklaşan Dip, yakın bir zaman önce İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. On öyküden oluşan kitap, okura edebiyatta gerilim ve korku türlerinin klişeleşen ya da başkalaşarak yazarın hayal gücünün anlatım diline dönüşen unsurlarını yeniden gözden geçirme ve sorgulama olanağını tanıyor.



Acemi usta

Mevsim Yenice'yle, ilk kez Post Öykü'de yayımlanan "Tilkiler Aç mı Kalsın?" adlı öyküsüyle tanışmış ve çok sevmiştim. Nitekim bu öykü, nevi şahsına münhasır iki karakter kurgulamayı başarmasıyla dikkat çekiyordu. Öykü kahramanları genellikle anonim, jenerik tipler olur. Yazar belirli özellikleri kümeleyerek karakterini kurduktan sonra esas hikayeyi yürütmeye başlar.



Kuzeyli mi, değil mi?

Son yıllarda polisiyede ufak da olsa bir kıpırdanma yaşanıyorsa, bunun önemli bir kısmında Kuzeyli polisiyelerin rolü büyük. Özellikle Stieg Larsson’un Ejderha Dövmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız ve Arı Kovanına Çomak Sokan Kız’dan oluşan “Millennium” serisiyle açılan yolu, tam da o dönemde yayımlanan Kuzey kökenli birçok televizyon dizisi de iyice genişletti.



Dilbaz ve oyunbaz bir muallim

İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Muallim Naci için, "gerçi hakkında kimi şöyle, kimi böyle dedi/ fazl ü irfanı müsellem, yüce bir şair idi" der; öyledir de. Tanzimat döneminin edebiyat ve estetik anlayışında önemli bir kale olmuş, yeniyetme şairlere vezin ve mazmun öğreterek muallimlik lakabını da hak etmiştir. Yalnız şimdi sözümüzün durağı şiir değil nesir.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.