Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
İstanbul’da bir telaştır gidiyor, şehrin her köşesine sinmiş bir heyecan, adım başı karşımıza çıkıyor. Birileri edebiyat ile güncel sanat arasındaki esansın çok tatlı olduğunu söyledi, şimdi herkes bu kokuyu üzerinde taşımaya çalışıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van Gogh’u, intihar konusunda buluşturdu. Her iki sanatçının ölüm hikayeleri temelinde oluşturulmuş sergi, bir yandan da resim ile edebiyatı bir araya getirişiyle büyük ilgi odağıydı.

//php print_r ($fields); ?>
İngilizcenin en büyük yazarı olarak anılan William Shakespeare, bazı açılardan edebiyat için bir milat gibidir. Shakespeare’in hayatımıza kattığı şeylerden bazılarını derledik:
1. İngilizceye birçok yeni kelime kattı.

//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Sevgi Soysal'ı niçin okuyorsunuz?

//php print_r ($fields); ?>
Düşüncem, konusu kahkaha ve onun açılıp saçılan neşesi olan bir eleştiriye kahkahanın duygusunu asla aksettiremeyecek bir eylem olarak yazı yazma edimiyle başlamanın güçlüğünü çekiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Bir kitap kurdunun en değerli hazinesi kitaplarıdır kuşkusuz. Öyle ki bir kitap kurdu içinde kütüphane olmayan bir evi evden saymaz! Ama kitapların sayısı ne kadar artarsa kütüphaneyi düzenli tutmak da bir o kadar zorlaşır. Hâl böyle olunca bir kitabı arayıp bulmak sandığınızdan daha güç hâle gelebilir. Peki kütüphanemizi nasıl düzenli tutabiliriz? Tabii ki kendimize şu 7 soruyu sorarak:

//php print_r ($fields); ?>
İçinde yaşadığımız koşullar çoğu zaman bizi çıkmazlara sürükleyebiliyor. Dünyanın her köşesinde çalkantılar, siyasi mücadeleler, ekonomik krizler, paylaşım savaşları, doğal felaketler, hastalıklar yaşanıyor. Tüm bunlara rağmen kurabildiğimiz ölçüde kendi yaşantımızı kurmaya gayret ediyoruz, orta halli bir yaşantı için ısrar ediyoruz, en azından imkân bulabilen bir çoğunluk olarak.

//php print_r ($fields); ?>
Gabriel García Márquez’in öldüğü haberi düştü ajanslara… Yakasında bir gül vardı geçilen haberdeki fotoğrafta… Annesinin yıllar sonra kendisini gördüğü zaman, dilenci sanacak kadar yoksul olduğu günlerden, yazdığı romanların dünya edebiyatını etkilemekle kalmayıp, o romanları okuyanların hayat

//php print_r ($fields); ?>
Stéphane Garnier’in çok satan kitabı Kedi Gibi, kedilere dair söylenmiş veciz sözler eşliğinde, bu nev-i şahsına münhasır varlıkların “hayat duruşları”yla bize yaşamımızda nasıl kılavuzluk edebileceğine ışık tutarken kedilerle bu dünyayı paylaşma

//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Albert Camus'yü niçin okuyorsunuz?
















