Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van Gogh’u, intihar konusunda buluşturdu. Her iki sanatçının ölüm hikayeleri temelinde oluşturulmuş sergi, bir yandan da resim ile edebiyatı bir araya getirişiyle büyük ilgi odağıydı.

//php print_r ($fields); ?>
Her gün yeni bir vesileyle hukukla ilgili bir konu gündeme geliyor ve ateşli bir biçimde tartışılıyor. Bazen bir mahkeme kararı oluyor tartışılan, bazen bir siyasinin hukukla ilgili beyanı, çok zaman hukukun yokluğu ya da kamuoyunun bir bölümünde mahkemelere olan güvenin ne ölçüde sarsıldığı...

//php print_r ($fields); ?>
Bir kitap kurdunun en değerli hazinesi kitaplarıdır kuşkusuz. Öyle ki bir kitap kurdu içinde kütüphane olmayan bir evi evden saymaz! Ama kitapların sayısı ne kadar artarsa kütüphaneyi düzenli tutmak da bir o kadar zorlaşır. Hâl böyle olunca bir kitabı arayıp bulmak sandığınızdan daha güç hâle gelebilir. Peki kütüphanemizi nasıl düzenli tutabiliriz? Tabii ki kendimize şu 7 soruyu sorarak:

//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Sevgi Soysal'ı niçin okuyorsunuz?

//php print_r ($fields); ?>
Düşüncem, konusu kahkaha ve onun açılıp saçılan neşesi olan bir eleştiriye kahkahanın duygusunu asla aksettiremeyecek bir eylem olarak yazı yazma edimiyle başlamanın güçlüğünü çekiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Klişe bir giriş cümlesi ile başlayalım: Kitap fuarlarının tarihi neredeyse basılı kitapların tarihi kadar eski; kitaplar matbaadan çıkar çıkmaz fuar alanına taşınmış. Gutenberg’in matbaayı keşfettiği Mainz şehrinin yanı başındaki Frankfurt’ta, henüz internet yokken de bilginin paylaşılmaya meyilli olmasından olsa gerek, 15.

//php print_r ($fields); ?>
Stéphane Garnier’in çok satan kitabı Kedi Gibi, kedilere dair söylenmiş veciz sözler eşliğinde, bu nev-i şahsına münhasır varlıkların “hayat duruşları”yla bize yaşamımızda nasıl kılavuzluk edebileceğine ışık tutarken kedilerle bu dünyayı paylaşma

//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Albert Camus'yü niçin okuyorsunuz?

//php print_r ($fields); ?>
Kitabı okuyabilmek için uzun zamandır çevrilmesini bekliyordu. Hakkında çok şey duymuştu ve daha okumadan bile yazarın onun için bir ilham perisi olacağını biliyordu sanki. Nihayet kitabı okumayı bitirdiğinde ise onda kalan iki şey vardı: Kitabı beklerken gerçekten de heyecanlanmakta haklıydı ve o daha okumadan başkaları bu kitaptan “esinlenmişti” bile...

//php print_r ($fields); ?>
Gabriel García Márquez’in öldüğü haberi düştü ajanslara… Yakasında bir gül vardı geçilen haberdeki fotoğrafta… Annesinin yıllar sonra kendisini gördüğü zaman, dilenci sanacak kadar yoksul olduğu günlerden, yazdığı romanların dünya edebiyatını etkilemekle kalmayıp, o romanları okuyanların hayat
