Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Bizim buralarda edebiyatın herhangi bir dalında saygın bir yere gelmiş, yaşı da epey ilerlemiş bir yazarı bilgi veren tarafta görmeye alıştığımızdan olsa gerek, dünya edebiyatında derin izler bırakmış bir yazarı bir şiir grubunun toplantısında arkadaşlarının eleştirilerini dinlerken ya da evinde ödev yaparken hayal etmenin aykırılığı insana epey keyif veriyor.

//php print_r ($fields); ?>
Yaşar Nabi’nin yayımladığı ilk kitaptı Otuz Beş Yaş

//php print_r ($fields); ?>
“Ey tutkun gönül, derdini kendine sakla” Meksika Halk Şarkısı

//php print_r ($fields); ?>
Latin Amerika’nın Poe’su olarak bilinen, kısa öykünün büyük isimlerinden Uruguay asıllı Horacio Quiroga’nın 1917 tarihli Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri, ilk kez Türkçeye çevrilmiş oldu. Quiroga’yı bizimle tanıştıran bu ilk kitap, yazarın kendi seçkisi olması açısından ayrı bir kıymete sahip.

//php print_r ($fields); ?>
Bazı insanlar hayaletlerin varlığına inanır. Sadece geçmişte değil, bilimin ve teknolojinin epey yol katettiği günümüzde de hayaletlere inanan insan sayısı oldukça çok. Bu varlıkları gördüklerini yahut duyumsadıklarını iddia ederler. Bazısı daha ileri giderek parapsikolojiyle ilgilenir, ne kadar sahte bilim olarak görülse de hayaletleri bilimsel çerçeve içinde kanıtlama çabasına girer.

//php print_r ($fields); ?>
Bazen bir kitabı bitirdiğinizde hakkında ne söyleyeceğinizi bilemiyor, uzun süre etkisinde kalacağınız aşikar bir yolculuğun sonuna geldiğinizin gayet farkında olup, bir süre susmak istiyorsunuz.

//php print_r ($fields); ?>
İslam’ın irfânî ve hikemî unsurları, yalnızca geçmişte değil günümüzde de dışarıdan ve içeriden muazzam bir teveccühün odağıdır. Kimileyin kütüphane raflarında görmeye alışık olduğumuz elyazması ya da matbu eserlerde böylesi unsurların varlığından haberdar olmamız, sırası geldiğinde müracaat edilsinler diye onları titizlikle gözden geçiren bazı iştiyaklı ilim adamları vesilesiyledir.

//php print_r ($fields); ?>
Yaşamak için mi çalışıyoruz, çalışmak için mi yaşıyoruz? Daha aklımızla benliğimizi tam manasıyla tanımlayamazken, tercih ettiğimiz okullardan mezun olup bir iş yerinde 9-6 mesaisi için insan kaynaklarına "sevdirmeye" çalışırken buluyoruz kendimizi. Ay başında yatan maaş, ev kirası, faturalar derken bir bakmışız zaman geçiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Hasta ve geri döndürülemez biçimde sakatlanmış çocuklarla dolu bir hastanenin koridorlarında dolaşırken, Scott Stambach’in beni oraya nasıl sürüklediğini merak etmekten kendimi alamadım. Belki özel ihtiyaçları olan çocuklara öğretmenlik yapması, belki de Çernobil gibi bizi de çok yakından etkileyen bir konu seçmesi bu etkiyi yaratıyordu.

//php print_r ($fields); ?>
Doksanlı yıllarda şiir hakkında yaptığım okumalarda “imge” kavramı farklı bağlamlarda o kadar çok karşıma çıkmıştı ki 2000’lerin başında bir arkadaşım bana “İmge nedir?” diye sorduğunda “Bilmiyorum” demekten başka çarem kalmamıştı. İmge, simge, eğretileme kavramlarının birbirleri yerlerine kullanımına çok şahit olmuştum mesela.





1.jpg)











