Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Atlardan birinin üstüne, denklerin arasına yerleştirmişler beni. Yorgan, kepenek ve kap kacağın içine. Yassı taşlarda yankılanan nal, toynak seslerini, göç kalabalığının birbirine karışmış hengâmesini dinleyerek yol alıyoruz. Şenlik şamata olması gereken yayla yolculuğu cenaze alayını andırıyor.

//php print_r ($fields); ?>
İtalyan Rönesansı’nın Kısa Tarihi’ni görür görmez almamın sebebi, salgının başından beri “Batı Sanatı Tarihi” hakkında hayli kafa yormamdı. Kapakta Botticelli’nin çok meşhur bir resmine yer verilmiş: “Venüs’ün Doğumu”.

//php print_r ($fields); ?>

//php print_r ($fields); ?>
Şimdilik Havadisler Bunlar; Erhan Genç’in yeni öykü kitabı. Genç’in öykülerini ilk günden bu yana takip ediyorum. Bazı öykücüler kimilerine yakın gelir. Galiba Genç’in öyküsü de bana yakın geliyor. Öyküler kitapta bir bütünlük oluşturuyor. Birbirine yakın konular farklı hikâyelerle tazeleniyor. Daha çok kaçırılmış, farkına varılmamış hayatın yeniden fark edilmesi denebilir.

//php print_r ($fields); ?>
Sultan II. Abdülhamid’in girişimleriyle Kütüphane-i Umumî-i Osmanî adıyla 1884 yılında kurulan Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Türkiye’nin devlet tarafından kurulan ilk kütüphanesi unvanına sahip. Yarısı kitap olmak üzere bir milyonun üzerine dokümanı barındıran kütüphanede yer alan kitapların 11 bin 120 tanesini aralarında çok önemli eserlerin de bulunduğu “el yazması eserler” oluşturuyor.

//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz günlerde ilk sezonu Netflix’te yayınlanan The Umbrella Academy son birkaç yıldır dizi ve filmlerde sıkça karşılaştığımız tipik süper kahraman maceralarından sıkılanlar için alışılmadık karakterleri ile dikkate değer bir alternatif olacak gibi.

//php print_r ($fields); ?>
1942 Roma doğumlu Giorgio Agamben, bir İtalyan siyaset felsefesi düşünürü ve eğitimcisi. Hukuk ve felsefe eğitimi alıyor, sonrasında doktora tezini Simone Weil’in siyasi düşüncesi üzerine yazıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Sınıfın arka penceresinden sıvışıp kaçmak gibiydi. Ama sonunda ne tek ayak cezası ne de dayak vardı. Üstelik kimselerin ruhu duymuyordu. Ben kendim bile her defasında sonradan bilincine varıyordum bu maceranın. Yolculuğun süresini hesaplamayı asla aklımdan geçirmiyordum. Çünkü buna neden gerek duyayım ki, değil mi? Hoş, merak etseydim de hesaplayamazdım, o da ayrı. Neyse.

//php print_r ($fields); ?>
Kaynağını şu an hatırlayamadığım bir alıntıda anlatıcı, yazar Alan Moore’un hikâyelerini dünyaya anlatabilmek için çizgi roman mecrasını seçmesinin, çizgi roman okuyucuları için bulunmaz bir nimet olduğunu belirtiyordu.

//php print_r ($fields); ?>
2099 yılında İstanbul’da olduğunuzu hayal edin. Nasıl bir manzara görüyorsunuz? Uzay çağı nihayet başladı mı, gündelik hayatımız yapay zekâya mı emanet? Yoksa küresel iklim değişikliği nedeniyle kuraklıkla mı karşı karşıyayız? Belki de o çok beklenen İstanbul depremiyle yerle bir oldu şehrimiz? Muhayyel bir gelecekte geçen edebiyat eserleri için pek çok şey söylemek mümkün elbette.
