Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Bir arkadaşımın arkadaşının anlattığı hikayede, kırklarına doğru bir sanat akademisinde çalışmaya başlayan, ilerleyen aylarda da öğrencilerin resim bilgisiyle kendi eksiklerini karşılaştıran bir memur yaşıyormuş. Bu görevli zamanla, işi hızlandırmak için ünlü tabloların kötü kâğıda basılı görüntülerini toplayan, topladıkça haletiruhiyesini dağıtan bir karaktere dönüşüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Polisiye tutkunları, İskandinav polisiyesinin türün içinde nasıl bir ağırlığa sahip olduğunu iyi bilirler. Özellikle son yıllarda Türkçeye kazandırılan yeni yazarlarla beraber, bu soğuk toprakların suç öykülerine olan ilgimiz gitgide artıyor. Bunlardan biri de Türkçe için kısmen yeni, fakat İskandinav polisiyesi için artık klasikleşmiş bir seri; Martin Beck.

//php print_r ($fields); ?>
“Etrafta bunca yardımsever insan varken dünyayı nasıl değiştirebilirsin ki?”
Wilson, (Wilson, sf. 18)

//php print_r ($fields); ?>
Avrupa’nın en iyi felsefe bölümlerinden birine sahip olan Budapeşte Üniversitesi’nin girişindeki duvarda, “Ütopya hayalse, distopya onu düşlememize neden olan hayattır,” yazıyordu. Viktor Orbán yanlısı bir güruh, geçenlerde bu yazıyı silmiş. Cümlede, distopya-hayat bağlantısına yapılan vurgu, yıkıcı güçler eliyle bir kez daha kanıtlanmış böylece!

//php print_r ($fields); ?>
Akif Emre son dönem İslamcılığının en müstesna isimlerinden biridir. Yaşadığı tarih diliminde İslamcılığın modernleşme, selefileşme ve muhafazakarlaşma eğilimlerine rağmen o duruşunu ve tavrını yitirmeyen, İslamcılığı bir hafıza, dil, hayat nizamı ve dünya görüşü bağlamında bütünlük ve süreklilik ilkeleri ile sürekli gündemde tutan insandır.

//php print_r ($fields); ?>
Hayata dair tüm kabullerimizi altüst eden; bizleri kendimiz, başkaları, eşya, mekan hatta zamanla kurduğumuz ilişkiyi yeniden tanımlamaya iten bir pandemiyle boğuştuğumuz günlerde, sarsıcı deneyimimizle örtüşür şekilde Çin kaynaklı bir salgının tüm dünyayı yerle bir edişini konu edinen bir romana kayıtsız kalmamız mümkün değildi. Hele de Ling Ma imzalı eser dilimize Salgın ismiyle çevrilmişse.

//php print_r ($fields); ?>
“O gün Cosima edebiyat öğretmeninin on dersinde öğrendiğinden çok daha fazla şey öğrendi. Meşenin dişli yaprağını pırnalın mızraksı yaprağından, sığırkuyruğunun kokulu çiçeğini tarla sarmaşığının çiçeğinden ayırt etmeyi öğrendi.” Hayatı böyle öğrenir Cosima; birinin ona bir çiçeği tarif ederek öğretmesindense, o çiçeğe dokunarak öğrenmeyi tercih eder.

//php print_r ($fields); ?>
Türk edebiyatının önemli kalemlerinden biri olan Nezihe Meriç’in Keklik Türküsü adlı öyküsünde çok beğendiğim iki cümlesi vardır: “İnsanın evi çok güzel olmayabilir diye düşünürdü. Ama evine giden yol, ille güzel bir yol olmalıdır.” Bu iki cümleyi, ebedi evinden çıkmış insanın yine oraya dönerken uğradığı bir ev olan dünya hayatı üzerinden bir metafor olarak düşünürüm.

//php print_r ($fields); ?>
Çocukken kaçırılmaktan korkar mıydınız? Kaybolmanın ölmekten daha zor, daha acı bir durum olduğu söylenir. Ölüm bir vedadır; kayıp ise asla aklından çıkaramayıp her zaman umut etmek, beklemek, beklemek ve beklemektir.

//php print_r ($fields); ?>
Roman ve öykülerinin yanı sıra nitelikli çevirileriyle de tanıdığımız Fuat Sevimay, bu kez Hep Kitap’ın “Atölye” serisinden, çeviriye ve çevirmenliğe dair bir kılavuzla karşımızda: Çeviri’Bilirsin!: Edebiyatın Gizli Kahramanlığı Hakkında Notlar.
















