Arşivi
Radyo oyunlarıyla tanıdığımız Zeynep Rade’nin “Boğaz’da yitip giden her hatıraya” ithaf ettiği ilk romanı Yeniköy’de Bir Yalı, Boğaz'ın bir asır önceki pitoreskini sergileyerek açılıyor. Şirket-i Hayriye vapurları mavi yeşil sularda nostaljinin tadını çıkarırcasına süzülüyor… İyot kokusu burnumuza dolarken, yalıların gıcırdayan tahta döşemesini duyuyoruz.
Kulaklıklar da cep telefonları gibi bedenimizin bir uzantısı olma yolunda hızla ilerliyor. Çeşit çeşit, renk renk kulaklıklar şehir hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Onları yanımıza almadığımızda, neredeyse temel bir işlevimizi yitirmişçesine rahatsız hissediyoruz kendimizi artık.
Sherlock Holmes, pek çoğumuzun hayran olduğu bir çıkarım sanatı ustası. Mevzubahis Sherlock’un bakış açısı olduğunda, onun eline bir kere düşen bir daha kolay kolay kurtulamıyor.
Türkiye’nin artık dünya festivalleri arasında yerini aldığını rahatlıkla söyleyebileceğimiz edebiyat festivali İTEF (İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali) 4-12 Mayıs tarihleri arasında “Edebiyatı Takip Ediyoruz” teması ile 10. yılını kutluyor!
Okumayı 5 yaşında kendi başına öğrendi
Agatha Christie’nin annesi, her ne kadar kendisi bir edebiyat düşkünü olsa da, kızının okumayı erken öğrenmesini istemiyordu. Babasından evde eğitim alan Agatha, ders aralarında hayli sıkılıyordu ve 5 yaşını doldurmadan, okumayı kendi başına öğrendi. Geleceğin kitapkurdunun ayak sesleri...
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hemen her alanda olduğu gibi edebiyat dünyasında da var olduğunu ifade etmek için bir araştırmaya gerek yoktu belki ama, New York’taki Queens College’da yakın zamanda gerçekleştirilen bir araştırma eşitsizliğin veçhelerinden birini rakamlarla ortaya koydu.
Karl Ove Knausgaard, Kavgam’da, annesiyle babası boşandıktan sonra bir zamanlar ailece yaşadıkları evin annesinde kalmasının kararlaştırıldığını fakat annesi babasının hisselerini satın alacak parayı toplayana kadar babasının yılın belli bir bölümünü evde geçirmeyi sürdürdüğünü yazar.
