Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz yılın 4 Ocak’ı, Albert Camus’nün ölümünün ellinci yılıydı. Bu yıldönümü, her ne kadar yalnızca bazı yayınlarda küçük bir haber olarak duyurulduysa da, Albert Camus’nün bir kez daha anılmasına vesile oldu; hayatını kaybettiği kaza da yeniden hatırlandı...

//php print_r ($fields); ?>
Keşfet'in bu ayki konuğu Berkun Oya, Kader'i neden seçtiğini kendi el yazısıyla yazdı!

//php print_r ($fields); ?>
Efsanesini, rivayetlerini, aşklarını, resimlerini, şiirini, anılarını, hepsini yalnızca bir ada sığdırıp ya da bir adda toplayıp, hepsi olmak, hepsinde olmak ve hepsinin olmak zordur.

//php print_r ($fields); ?>
Yaşam şartları, hem şehirde hem kırsalda git gide çekilmez hale gelirken, beynimize katlanabilmek için elektrik prizlerine bağımlı hale geldik. Mesela televizyonlar... Değil mi ki, televizyon dizilerine romantikçe değil, çaresizce bağlanıyoruz artık.

//php print_r ($fields); ?>
Yakın zamanda Balkan kökenli bir yazarın romanını okudunuz mu? Ya da Balkan kökenli bir yazar ismi sorulsa, bir çırpıda cevaplayabilir misiniz? Tahmin edeyim; sayacağınız isimlerin çoğu muhtemelen İngilizce, Fransızca ya da Almanca dillerinden birinde yazıyor. İsmail Kadare, Herta Müller, Norman Manea, Ilija Trojanow, Elias Canetti, Georgi Gospodinov, Tea Obreht, Miroslav Penkov...

//php print_r ($fields); ?>
Edgar Allan Poe'nun gotik, karanlık, romantik akımın etkisindeki çoğunlukla gizem ve ölümle ilgili hikayeleri zamanla dönemin bildik kalıplarına sığmamaya başladı. Poe, polisiye kurgu gibi türlerin babası olurken, bilimkurgunun yeniden icadına ve ana akım edebi türlerden biri olarak kabulüne uzanan yolu döşedi.

//php print_r ($fields); ?>
Pek yakında tüm dünyada tek bir dilin konuşulacağı tahmininde bulunmak için kahin olmaya gerek yok. Halihazırda uluslararası hukuk, ticaret, ulaşım, bilim ve sanatın dilinin İngilizce olduğu ortadır.

//php print_r ($fields); ?>
Aslına bakarsanız, irili ufaklı internet yasaklarına tam alışmaya, bunların etrafından dolaşmanın yollarını tanımaya başlıyorduk ki; internet söz konusu olduğunda ancak traji-komik bir hal alabilen sansür çabası, “hassas” bir noktaya değdi: Blogspot’a...

//php print_r ($fields); ?>
Hafızamı zorluyorum, bulamıyorum, nerde yazmıştım onu da bulamıyorum, İskender’e sorsam söyler de, galiba bulamamaktan da biraz zevk alıyorum. Nedense ve nedensiz yere Michel Foucault’nun en çok Ece Ayhan’dan, belki de yalnızca Ece Ayhan’dan doğru bildiğim sözü geliyor aklıma: “Fazla anlaşıldığım için karanlıkta kalıyorum.”

//php print_r ($fields); ?>
2011 yılının Mart ayı. Bir vakıf üniversitesinde yarızamanlı öğretim görevlisi olarak Türk Şiiri derslerine giriyorum. Ders seçmeli diye, şiir diye, hoca da yüzü yumuşak bir adama benziyor diye, kabasakallarımın arasından nasıl belli oluyorsa, notu da boldur diye sanırım, öğrenci sayısı da bol.
