Şahane Bir Kitap Arşivi

Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar
“Parlak başarılar, kahramanlıklar veya soylu fedakarlıkların öyküsü değil bu. Kör topal tökezlemelerin ve rasgele keşiflerin, karanlıkta el yordamıyla yol bulmaların ve ışığı reddetmelerin öyküsü. Cehalet yandaşlığının ve önyargıların, geleneğe bağlılık nedeniyle doğru muhakemenin gölgelenişinin ve aklın uzun süre geleneklerin kölesi oluşunun öyküsü.

Sessizliğin üç türüyle başlayan uzun, çok uzun bir hikaye... Rüzgarın, müziğin ve ateşin eksikliğinden kaynaklanan sessizlikle başlayıp giderek tüm bunların sesine kulak veren bir hikaye; sessizliği seslendirmeye, sessizliği anlamlandırmaya çalışan… “Rüzgarın Adı”: Genç, tanınmamış bir yazarın kaleminden çıkma yeni bir fantastik serinin ilk kitabı.

“Uyuyan kişi, saatlerin akışından, yılların ve dünyaların sıralanmasından oluşan bir halkayla çevrelenmiştir. Uyanırken içgüdüsel olarak bunlara başvurup yeryüzünün hangi noktasında olduğunu, uykuya daldığından beri ne kadar zaman geçmiş olduğunu bir çırpıda okuyuverir; ne var ki sıralamalarda karışıklıklar, kopukluklar olması mümkündür.

İtiraf edeyim, Türkçe edebiyattan ya da dünya edebiyatından kalemlerin, özellikle de edebiyatçıların yazdığı denemelerin hasretiyle yaşarım. Çünkü her şeyden önce, çok az yazılırlar ve çok daha azı çevrilir dilimize. Oysa edebiyat dediğimiz sonsuz boşlukta rastgele gezinirken soluklanacak, nerede olduğunuzu, neleri, ne sebeple okuduğunuzu size anlatacak kalıcı, sabit duraklardır onlar.

“Aşk hata yapabilen Tanrı’sı olan bir din yaratmaktır” diyor Borges. Peki ya bu aşk hata yapabilen tanrıların doluştuğu bir topluluk yarattıysa? Öyle ki toplum bir nevi âşıklar ve âşık olunanların bir aradalığı veya onlardan fazlası olamaz mı? Sosyolojik problemler öncelikle kronolojik bir seyir ile araştırır nesnesini. Bereket versin ki aşk zikredilmez teorilerin çoğunluğunda.

Sherlock Holmes, bir vampir davasıyla karşılaşırsa ne yapar? Elbette ona inanmaz ve sahte vampirin maskesini muhakkak düşürür. Malumunuz kendisi pozitif aklın mükemmel bir temsilcisidir, doğaüstü diye bir şeye katiyen inanmaz.

Altmışların sonu yetmişlerin başında New York’ta... Şehrin ara sokaklarında, küçük barlarında, eskici dükkanlarında, çerin çöpün arasında yeni bir ruh doğuyor. Bir adım ilerisinde dünyaya damgasını vuracak olan bir ruh, serserileri de sanatçıları da, zenginleri de fakirleri de içine alacak, hepsine yeni dünya hayali kurduracak bir ruh.

Bazı edebiyatçılar vardır, varlıklarıyla yüksek edebiyat, alçak edebiyat tartışmalarını gölgeler, para, kariyerizm, yayın dünyası, piyasa koşulları, popülerlik tartışmalarını silip süpürürler. Hem okurun hem de eleştirmenlerin kalbini kazanır, edebiyatı hayatın içine yerleştirirler. İşte bu edebiyatın nadir görünen parlama anlarıdır. Yaşar Kemal'dir, Murathan Mungan'dır, Nâzım Hikmet'tir.

İyi yürekli yaşlı adam, çok genç ve güzel bir kızı sever, isterse ne olur? Toplumsal kurallara uymayan bir şey yapan herkes gibi, rezil olur… Modern İtalyan edebiyatının en önemli isimlerinden Italo Svevo’nun İyi Yürekli Yaşlı Adamla Güzel Kızın Öyküsü kısacık ama demir leblebi gibi bir roman.

“Tıp gerçek bir kütüphanedir, ama doğru biçimde okunması gerekir” cümlesinden yola çıkan Kütüphanedeki Beden, Charles Dickens’tan Franz Kafka’ya, Virginia Woolf’tan Susan Sontag’a, John Berger’dan Oliver Sacks’e uzanan bir yelpazeyle zenginleşen, tıbbın toplumsal tarihini edebiyat aracılığıyla aydınlatan bir antoloji.
