Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Ayrıntı Yayınları, 2011’den bu yana A. Ömer Türkeş editörlüğünde Türkçe Edebiyat Dizisi çıkarıyor. Şimdiden birçok yeni roman bu seriye katıldı ve edebiyatımıza çeşitlilik, boyut kazandırdı.

//php print_r ($fields); ?>
Genç olmanın dayanılmaz bir hafifliği vardır. Öyle ki bu hafiflik hiçbir şeye benzemez. Tabirin içinde geçen “dayanılmaz” sözcüğü ona gizli bir cazibe katsa da esasen bu hafifliğe katlanılmaz demek daha doğru olur. Evet, genç olmanın katlanılmaz bir hafifliği vardır!

//php print_r ($fields); ?>
1999 yılında yayımlanan ilk romanı “Kara Büyülü Uyku” ile edebiyat kariyerine iyi bir giriş yapmıştı Vecdi Çıracıoğlu.

//php print_r ($fields); ?>
Halil Cibran’ın ‘Kâfir Halil’ adlı uzun öyküsü, Ekim 2009’da, Yaba Sahaf Cep Kitapları tarafından yayımlandı.

//php print_r ($fields); ?>
“27 Ocak 1977
Provadan sonra Dimitroff Sokağı. Hava soğuk. Akşam vakti. Çocuklar ve yaşlı kadınlar sokakta. Güzel, kör bir adam gördüm, bir süre onun arkasından yürüdüm. Sonra Gundula ve kocası Rudolf Bahro’yu ziyaret ettim. Bahro gene Schubert dinliyordu. Daha sonra kendime bir plak satın aldım. Schubert insanı biraz hüzünlendiriyor. Mozart hüzünlendirmiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Sonlar, varılan hedefi olmasa da, bir bitişi ve tükenişi çağrıştırır çoğu kez. Ama öyle sonlar vardır ki, yeni bir sürecin, yeni bir dünyanın başlangıcıdır. Sonuncu, böyle bir tersinleme zemini üzerinde gelişiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Tolstoy mu, Dostoyevski mi? Öyle kolayca cevaplanabilecek bir soru değil George Steiner’ın ortaya attığı. Belki ilk başta, Tolstoy’a ya da Dostoyevski’ye belli bir “yakınlık” hissiyle cevap verilebilir ama bu cevabın peşi sıra sorulabilecek “Peki neden” sorusuna birkaç cümle ile açıklama getirmek bir hayli zorlayıcı olabilir; oturup hakkında pekala bir kitap bile yazılabilir.

//php print_r ($fields); ?>
80’lerde çocuk, 90 ve 2000’lerde genç olan bizler, 68’lilerin ve darbe şahitlerinin hakkımızda ne düşündüğüne pek umar vermeyiz. Şüphesiz, miladın başından bu yana her kuşak acılarını mitleştirmiş, geçmişlerinin çivilenerek öldürüleceği çarmıhı sırtında taşıyan 'Nasıralı'nın çilesini aratmadığına kati suretle inanmıştır.

//php print_r ($fields); ?>
“‘Bu öykü müthiş,’ dedi abim. ‘İnsanın aklını başından alıyor. Fazla kopyan var mı?’ Olduğunu söyledim. Bana abisi-küçük-kardeşiyle-gurur-duyuyor gülümsemesiyle baktıktan sonra yere eğilip elindeki sayfayla köpeğin kakasını aldı ve çöp bidonuna attı.

//php print_r ($fields); ?>
Cehennemin dibine kadar yolumuz var! Bu cümleyi bir inceleme yazısında söyletecek yazar olsa olsa Dan Brown olurdu.














