Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
20. yüzyılın en büyük yazarlarından biri olan ve 2014 yılında hayatını kaybeden Gabriel García Márquez'in yüzü memleketi Kolombiya'nın paralarında yer alacak.

//php print_r ($fields); ?>
Biyografi yazarı Richard Ellmann, Dört Dublinli'de Joyce, Beckett, Yeats ve Wilde'ı, birbiriyle yakınlaşmaları ve kimi edebi benzerlikleriyle ele alırken ufak bir hatırlatma yapıyor: “Bu dört Dublinli, aralarındaki bağlantıların bilinmesi konusunda çok istekli değildi.” Her birinin, hem kendi döneminin hem de tüm zamanların kalbur üstü yazarı olduğu düşünülürse bu isteksizliği anlamak

//php print_r ($fields); ?>
Kanada'nın ilginç özellikleriyle adından sıkça söz ettiren başbakanı Justin Trudeau, bu kez de bir çizgi romana konuk oldu. Justin Trudeau, Marvel çizgi romanlarından Civil War 2'nin 31 Ağustos tarihli beşinci sayısında yer aldı. Kendisi derginin kapağında, yüzünde gülümsemesiyle, bir boks ringinin köşesinde otururken görünüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Ingeborg Bachmann, “Faşizm iki insan arasındaki ilişkide başlar,” sözünü 1973’te söylemişti. Üzerinden beş yıl geçtikten sonra Iris Murdoch’un Deniz Deniz romanı yayımlandı. Türkçeye yakın bir zaman önce çevrilen roman, faşizmin, birinin öteki üzerinde kurduğu tahakkümün nasıl da “iyi niyetli” bir görünüme bürünebileceğini gösteriyor.

//php print_r ($fields); ?>
23-24-25 Eylül tarihlerinde St. Joseph Derneği Sosyal Tesisleri'nde ilk kez gerçekleştirilecek olan İstanbul Comics&Art Festival karikatürü, çizgi romanı, animasyonu, illüstrasyonu, graffitiyi ve alternatif performans sanatlarını bir araya getiriyor.

//php print_r ($fields); ?>
Acı çekiyorsan canlı, başklarının acısını hissediyorsan insan olduğun söylenir. Bilimsel olarak bu sözün pek bir karşılığı olmasa da vermek istediği mesaj açık; duygularımız olduğu ve onları paylaşabildiğimiz sürece insanız. Duygusunu açık etmeyen insanlara karşı bir diğer kültürel yaklaşım da şöyledir: Robot gibi.

//php print_r ($fields); ?>
Hiç tanımadığımız insanlarla yan yana geldik. Bunun üzerine inşa edildi uygarlık ve onun en büyük göstergesi sayılabilecek kentler. Önce küçük nüfusun verdiği “herkesin herkesi biliyor olması” güvencesi, yerleşim yeri kalabalıklaştıkça “kimsenin kimseye inanmaması gereği” paranoyasına dönüştü.
