Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Dünyanın en önemli spor müsabakalarından Olimpiyat Oyunları, bildiğiniz gibi bu yıl Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleşiyor. Tüm dünyanın gözü Olimpiyat Oyunları'nın üzerinde, fakat bu yıl Olimpiyat Oyunları sadece spor müsabakalarından ibaret değil!

//php print_r ($fields); ?>
Bir kitap kurdunun en değerli hazinesi kitaplarıdır kuşkusuz. Öyle ki bir kitap kurdu içinde kütüphane olmayan bir evi evden saymaz! Ama kitapların sayısı ne kadar artarsa kütüphaneyi düzenli tutmak da bir o kadar zorlaşır. Hâl böyle olunca bir kitabı arayıp bulmak sandığınızdan daha güç hâle gelebilir. Peki kütüphanemizi nasıl düzenli tutabiliriz? Tabii ki kendimize şu 7 soruyu sorarak:

//php print_r ($fields); ?>
Roald Dahl’ın unutulmaz kitabı Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nı okuyup da kendisini elinde altın bir biletle Çikolata Fabrikası’na girerken hayal etmemiş çocuk yoktur muhtemelen.

//php print_r ($fields); ?>
Monika Maron'un romanı Uçucu Kül, sosyalist ve demokratik olduğunu iddia etmesine karşın, aslında totaliter olan bir sistemin falsolarını görmezden gelemeyen, toplum içinde yüksek sesle savunamayan, dolayısıyla dünyanın geri kalanına karşı meşrulaştıramayan; düzen için kısa vadede uyumsuz, uzun vadede hain, gazeteci Josefa Nadler'in hikayesini anlatıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat tarihi çocuklarının üzerine titreyen, dişi bir kartal gibi üzerlerine kol kanat geren, müşfik ve sevecen anne karakterleriyle doludur hiç şüphesiz. Hatta, yan karakterler söz konusu olduğunda, bu prototipin işleyen bir denklem olduğu bile söylenebilir. Peki edebiyat tarihinin tüm anneleri bu denli özverili ve sevecen midir? Elbette hayır!

//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz günlerde Game of Thrones hayranlarını üzen haber dizinin televizyon uyarlamasının yapımcılarından gelmişti; görünen o ki Game of Thrones dizisinin yeni bölümleri gelecek yılın ağustos ayı ortalarına kadar görünmeyecek.

//php print_r ($fields); ?>
19. yüzyıl Amerika’sının içini dışını ve dışarıdaki Amerikalıları en iyi anlatan yazarların başında kuşkusuz Henry James geliyor. Harvard’daki öğrenciliği sırasında, ABD’nin düşünce ikliminden uzaklaşıp Avrupa’ya açılan James, bu sayede, topraklarındaki kültürel noksanlıkları fark ettiği gibi oradan uzaklaşma imkanı da bulur.
