Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Mercé Rodoreda ile tanıştınız mı? Ve onun Natalia’sıyla... Çok kıymetli ama çok geç bir tanışma olacak bu hepimiz için. Çünkü Türkçeye yeni çevrilen Güvercinler Gittiğinde, dünya edebiyatının başyapıtlarından biri. Aynı zamanda edebiyatta kadın dilini arayan yazarların yoluna ışık tutacak yetkinlikte bir dile, romanın insan ruhunu arayan doğasını kavrayan güçte bir anlatıma sahip.

//php print_r ($fields); ?>
“Kitaplar, yüzyıllar boyunca birçok insanın hayatında terapist rolünü üstlendi. Öyle ki, Antik Yunan şehrindeki bir kütüphanenin girişinde, ‘İnsanın Ruhunun İyileştiği Yer’ yazıyordu.”

//php print_r ($fields); ?>
Elçin Poyrazlar, Gazetecinin Ölümü adlı ilk polisiyesinin ardından, Kara Muska ile okurlarının karşısına yeniden çıkıyor. Gazetecinin Ölümü’nde, Washington’da gelişen politik bir olayın izini sürerken tanıştığımız Selin Uygar karakteri, Kara Muska’da bu kez İstanbul’da... Selin Uygar aslında bir gazeteci.

//php print_r ($fields); ?>
Rap müziğinin “istihza ustası” Gil Scott-Heron’un 2010 yılındaki Brixton konserinden önce, albümlerinin satıldığı tezgahta şiirleri de vardı, romanı da. The Vulture’ı ilk defa orada gördüm. Satın almadım ve tabii çok kısa bir süre sonra da bundan pişmanlık duydum.

//php print_r ($fields); ?>
Belki de önce şarkılar söylemeye başladık! Yani ses çıkarmaya başladıktan sonra, dilden önce, sözden önce müzik vardı insanoğullarının ve kızlarının hayatında belki de… Müzik, hikaye anlatmak kadar temel bir güdü insan için. Dilden nasıl vazgeçemiyorsak, müzikten de vazgeçemiyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Pera Müzesi Blog, Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) iş birliğiyle, “Gece Yarısı Korku Hikayeleri” isimli yeni ve tüyler ürpertici bir hikaye dizisi sunuyor. FABİSAD üyesi yazarların Pera Müzesi’nin Mario Prassinos: Bir Sanatçının İzinde, İstanbul-Paris-İstanbul sergisindeki eserlerden ilhamla yazdıkları korku hikayeleri sergi boyunca yayımlanacak.

//php print_r ($fields); ?>
Bulaşık şıkırtıları, klavye tıkırtıları, çocuk kahkahaları, televizyon vızırtıları, yemek kokuları, ütülenecek çamaşır yığıntıları, biblo koleksiyonları, okunmuş gazete balyaları, birkaç kez kullanıldıktan sonra kaldırılmış katı meyve sıkacakları, ekmek yapma makinaları, çok parçalı matkap setleri, koşu bantları, artık oynanılmayan ama bir türlü atılmayan türlü oyuncaklar, balkonları ve kilerle
