Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Beat Kuşağı'nın efsanevi şairi Neal Cassady'nin destansı bir üslupla, aynı ekolün önemli yazarlarından Jack Kerouac'a hitaben kaleme aldığı ünlü mektubun edebiyat tarihi için yeri çok ayrı; zira bu mektubun Kerouac'ın dünyaca ünlü romanı Yolda'ya ilham verdiği kabul ediliyor.

//php print_r ($fields); ?>
Barış Acar'ın Ekphrasis ismiyle üç cilt olarak tasarladığı kitabının ilk cildi Kült Neşriyat'tan yayımlandı. 2005’ten bu yana yazdığı sergi yorumu ve eleştiri yazılarının bir araya gelmesiyle oluşan Ekphrasis –I– Görünür ve Söylenir Arasında Geçitler, değerlendirmelerden ziyade sanata dair felsefi nitelikli problemleri ele alıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Bağımsız küratör ve sanat eleştirmeni. Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünü bitirdi. Central Saint Martins'de Curating Contemporary Art okudu. Su an Sotheby's Institute of Art'da eğitimine devam etmekte. Londra'da yaşıyor ve çalışıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Nâzım Hikmet Konuşmaları” etkinlik dizisi, siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış, yetmemiş sürgün edilmiş, değersizleştirilmeye çalışılmış buna rağmen eserleri dünya çapında büyük ilgi görmüş bir dünya şairini konuk ediyor.

//php print_r ($fields); ?>
Yapımcısı olduğu ve başrolünde oynadığı Girls dizisiyle geniş kitlelere ulaşan Lena Dunham’ın on yıl önce yazdığı günlüklerin derlemesinden oluşan sürpriz kitabı, Dunham kitabın çıktığını duyurduktan sonraki 24 saatte tükendi.

//php print_r ($fields); ?>
Felaket nasıl anlatılır? Bu sorunun, edebiyatı sınırları belirlenmiş bir evrene, hatta tarih yazımına getirip sıkıştırması tehlikesi vardır. Belki de bu yüzden edebiyatın temel dertlerinden biri, ama toplumsal ama kişisel felaketleri, acıları, krizleri tektipleştirmeden anlatmanın yollarına düşmek, cevaplar yerine sorular bulmak ve ihtimallerle yüzleşmektir.

//php print_r ($fields); ?>
Bir bilinmez olan ve hayatımızda geniş yer tutan ölüm ile intihar olgusu edebiyatımızda da geniş yer tutmuştur. Ancak bu yer daha çok verili göstergeler, yani ölümle tanrıyı kucaklama, yeni dünyaya varma, ölümle eşitlenme etrafındadır. İlk kez Abdülhamit Tarhan, karısının ardından yas tutup ölüyü, ölümü sorgulayarak, tanrıyla hesaplaşarak Makber adlı şiiriyle alışkanlıkları yıkmıştır.
