Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Bitmeyen Bir Süreç Olarak Küreselleşme

Bazı kitaplar hakkında yazmak güçtür. İki açıdan. İlki yazarın birikimi ve uzmanlık alanının genişliği, ikincisi ise kitabın ilgi alanının genişliği. Elimizde her ikisini de kapsayan bir kitap varsa, varın siz düşünün.



Şimdiki zamanın izinde

Usta öykücü deyip geçmek işin kolayı. Bu yazının konusu olacak Mürekkep’i de dahil edersek tam sekiz öykü kitabından bahsediyoruz. Yazarın denemelerinden oluşan kitabını, edebiyat teorisi ve kavramlar üzerine yazdıklarını saymıyorum daha.



Güçsüze karşı şiddetin masalsı anlatısı

İnsanoğlu tarafından “yeterince” yalnız bırakılırsanız, bir müddet sonra otların sesini duymaya başlamanız ihtimaldir. Bir ot, diğer türdeşi ile yan yana geldiğinde hangi derde deva olacağını fısıldar mesela. Bir başka ot ise bir bakarsınız sizi çepeçevre sarmalamış, dünyanın geri kalanından saklıyor.



Isır beni edebiyat, acıt azıcık

Kediniz öldüyse eğer ve babanız da, ve o kalbinizi kıracak sonu, yaşamın bitişinin ayrıntılarını toplayarak beklediyseniz, gözyaşlarınız sayfalara düşecek. Market alışverişinde 6 rulosu bedava 32’lik tuvalet kağıdı promosyonuna sevindiyseniz, kendi ölümlülüğünüze güleceksiniz. İçinize sinene kadar -ya da bir aforizmaya benzeyene kadar- bir cümleyi bozup bozup yazdıysanız, doğru yerdesiniz.



Her şeyi, en küçücük şeyi görürler de beni görmezler

"Görülmeyen adam"ı biz Türkiye'de çok gördük. Yalnızca erkek değil, kadın olanını da. Esmer tenli olduğunu, adabımuaşeret dediğimiz şeye istediğimiz gibi uymadığını ya da yolda yürümeyi bilmediğini söyleyerek ona isimler taktık.



Hüzünlü bir vişne mevsimi

Biz "ötekilerin" hikayesini kendi hikayemizden önce öğrendik. Eğer hayatımızın özetini isteselerdi, söylenebilecek en kısa ve gerçeğe en yakın cümlelerden biri böyle kurulurdu kanısındayım.

 



Roman deneme yazısı değildir

Türkiye edebiyatının son zamanlarda bir hayli örselenmiş olan romancılığına merak salmış Nükhet Eren'in ilk romanı, geçtiğimiz yaz aylarında matbaadan çıkmıştı; okuruna kavuşmuş olmasını dileriz. (Eren, daha önce Saflık Örtüsü başlıklı bir hikaye kitabı, daha sonra da Mayıs Falı başlığı altında şiirlerini yayımlamıştı.)



İlhan Berk; Son Simurg

Betonun hay huyundan uzaklaşıp ota toprağa yürüdüğünüz oluyor mu? Olmuyordur. Çünkü ot da, toprak da kalmadı; kalanlarsa ne otluğunu ne de topraklığını biliyor. Ot yozlaşmış, toprak ise çamur olarak yaşamaktan yana. Elbette kentlerden söz ediyorum, kentleşmeyi reddeden uygarlıklarda şiir ve doğa hâlâ hayata egemen. 

 



Ş a r a m p o l - K a r a m b o l - P a r a b o l

Aptallık ile serserilik arasında gerilen tel üzerinde yürüyene cambaz değil, cesur denilir. Hangi yöne giderseniz gidin aslolan düşecek ve ölecek/sakatlanacak kadar mevzi değiştirmiş olmanızdır. Bunu göze almanız sıkıntılarınızı giderir. Örneğin, birini sevmeniz basittir. Birinden nefret etmeniz ise ciddi meseledir. Sevgi unutulabilir, küllenebilir; nefret ise kalıcı hasar bırakır.



Rüzgara yazı yazmak ya da mektup kağıdının sesi

Uzun bir günün sonunda apartmanın kapısını açıp içeri giriyorsun. Kendini bir an evvel eve atmanın telaşıyla, hızlı adımlarla ilerliyor ve hemen girişte yan yana dizili posta kutularının önünden kafanı dahi kaldırmadan geçiyorsun. Sana ait posta kutusunun üzerindeki 5 rakamının boynu bükük.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.