Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



İnsan olmak yetmiyor

Biz çocukken, işaret parmaklarını birbirine değdirerek zamanı durdurabilen bir kız hakkında bir dizi vardı. Annem, bu bizim gençliğimizdeki Samantha'nın taklidi derdi. O da burnunu oynatarak minik büyüler yaparmış. Elimde ters çevirince içinde kar yağan bir küre varmış, onun içinde de elinde kar yağan bir küre tutan bir kız varmış ve onun içinde de başka bir kız...



Sen bu mektuba cevap verme

İnsan aşk ile yüzleşmeye başladığında, bazen sevgili sadece konsantrasyonu bozar. Sevgili, aşkın cisim kısmını temsil ederken; seven kişinin aşk hakkındaki düşüncesizliği ise zayıflığın, belki de zayıf görünmeyi tercihin önünü açıp aşka geniş bir hüzün ve sıkıntı alanı yaratacaktır. Bu hüzün ve sıkıntı alanı genellikle kamuya kapalıdır.



Çavdar tarlasında yaşamak ve ölmek

Peşin peşin söyleyelim. Üzüntü, Muz Kabuğu ve J. D. Salinger’ın sonunda Salinger ölüyor. Katil Holden Caulfield çıkıyor ama mahkemece özgür bırakılıyor. Bir de gerçek suçlular var: Naziler, editörler, kuş gözlemcileri (yani amatör okurlar) ve teneke kulaklı soylular (yani profesyonel okur olan eleştirmenler).



Isır beni edebiyat, acıt azıcık

Kediniz öldüyse eğer ve babanız da, ve o kalbinizi kıracak sonu, yaşamın bitişinin ayrıntılarını toplayarak beklediyseniz, gözyaşlarınız sayfalara düşecek. Market alışverişinde 6 rulosu bedava 32’lik tuvalet kağıdı promosyonuna sevindiyseniz, kendi ölümlülüğünüze güleceksiniz. İçinize sinene kadar -ya da bir aforizmaya benzeyene kadar- bir cümleyi bozup bozup yazdıysanız, doğru yerdesiniz.



Hüzünlü bir vişne mevsimi

Biz "ötekilerin" hikayesini kendi hikayemizden önce öğrendik. Eğer hayatımızın özetini isteselerdi, söylenebilecek en kısa ve gerçeğe en yakın cümlelerden biri böyle kurulurdu kanısındayım.

 



Zabel Yesayan buradaydı

Yıkıntılar Arasında ve Silahtar’ın Bahçeleri’nin ardından Aras Yayıncılık, bu kez Meliha Nuri Hanım başlıklı novellası ile buluşturuyor Zabel Yesayan okurlarını. Bu basım, Yesayan’ın metninin yanı sıra yazarın hayatı ve eserleri hakkında iki tanıtıcı yazıyı ve kitabın çevirmeni de olan Mehmet Fatih Uslu’nun novella üzerine yazdığı kapsamlı incelemeyi içeriyor.



Kayıtsızlık çağı

Milan Kundera 1990’lardan beri ikinci vatanı kabul ettiği Fransa’da yaşıyor ve Fransızca yazıyor; ancak sanki Fransız okurdan intikam almak ister gibi, yazdıklarının bu dilde yayımlanmasına geç izin veriyor. Bilmemek romanı önce İspanya ve Türkiye’de yayımlanmış, ancak üç sene sonra Fransızca orijinali piyasaya çıkmıştı.



Değişimden dönüşüme...

Değişim, içinde biraz reddedişi de barındırarak bir şeyden başka bir şeye geçmektir, dönüşüm ise kabullenişle var olanı işlemek, başka bir forma getirmek... Dönüşüm daha naif, daha derin, daha tanıdık olabilirken, değişim daha hoyrat, daha reddedici, daha yabancı olabilmektedir. O yüzden belki kelimelerle oynayıp değişim yerine dönüşüm demeliyiz artık.



Güçsüze karşı şiddetin masalsı anlatısı

İnsanoğlu tarafından “yeterince” yalnız bırakılırsanız, bir müddet sonra otların sesini duymaya başlamanız ihtimaldir. Bir ot, diğer türdeşi ile yan yana geldiğinde hangi derde deva olacağını fısıldar mesela. Bir başka ot ise bir bakarsınız sizi çepeçevre sarmalamış, dünyanın geri kalanından saklıyor.



İlhan Berk; Son Simurg

Betonun hay huyundan uzaklaşıp ota toprağa yürüdüğünüz oluyor mu? Olmuyordur. Çünkü ot da, toprak da kalmadı; kalanlarsa ne otluğunu ne de topraklığını biliyor. Ot yozlaşmış, toprak ise çamur olarak yaşamaktan yana. Elbette kentlerden söz ediyorum, kentleşmeyi reddeden uygarlıklarda şiir ve doğa hâlâ hayata egemen. 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.