Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Bülbülü öldürmek, ikonları yıkmak

3 Şubat 2015’te edebiyat dünyası için tarihi kabul edilebilecek bir haber aldık: 1960’ta yayımlanan Bülbülü Öldürmek romanının ardından sessizliğe gömülen Harper Lee'nin bir başka romanı bulunmuş, yayımlanması için yazarın izni alınmış ve kitap yayınevinin yolunu tutmuştu.



“UZAK VE GÜZEL MAHALLE” aslında çok yakınımızda mı?

Türk yayıncılığı çeviri zenginidir. İngiltere, ABD gibi yayıncılığın öncüsü ülkelerde yabancı dillerden çeviri oranı %1’lerde dolaşırken bizde bu oran %40’lara ulaşıyor. Bu oran da ülkemizin kültürel açıdan Dünya’ya ne kadar açık olduğunun bir kanıtı. Gerçekten de her önemli eser, her çok satan türkçeye çevriliyor. Ama %40’lık oranın kendi içinde bir dengesizliği var.



Parrhesia’nın bedeli

Michel Foucault, Doğruyu Söylemek adlı güzel kitabında diyor ki, “parrhesiastes, risk alan insandır. Elbette ki bu risk her zaman bir ölüm riski değildir. Örneğin bir arkadaşının yanlış bir iş yaptığını görür ve ona hata yaptığını söyleyerek öfkesini uyandırma riskini göze alırsan bir parrhesiastes gibi davranmış olursun.



Kim korkar ejderhalardan!

Bir gün bir gezgin bir saraya gelir; sarayın bulunduğu yer dünyanın en güzel, en büyük şehri, bu sarayda oturan kişi ise dünyanın en büyük, en güçlü hükümdarıdır.



marshall anfili rimbaud

müzisyenlerin yazdığı kitaplara şüpheyle yaklaşanlardanım. nick cave’in, adı bukowski’yle birlikte anılarak büyük bir haksızlığa maruz bırakılan (haksızlık çünkü bukowski erkeklerin sefaletini göklere çıkartırken cave aptallığını ve dehşetini sergiliyordu) o şahane romanı bunny munro’nun ölümü’ne rağmen…



Müziği toprak, sözleri kerpiç tuğlalar

"Bu makine faşistleri öldürür," yazıyordu Woody Guthrie'nin gitarının üzerinde. Büyük Buhran'ın kendini gösterdiği, Teksas topraklarını kasıp kavuran "Toz Fırtınası"nın çiftçilerin yaşamını cehenneme çevirdiği 1930'lardan itibaren endüstriyel tarıma, daha büyük bir başlık altında kapitalizme savaş açan Guthrie'nin gitarı bu savaşın simgesi haline gelmişti.

 



Hangi Aşk-ı Memnu?

Türkiye’de kültür ve sanat eserlerini yaratıcısının ölümünden sonra 70 yıl süreyle koruma altına alan bir telif yasası mevcut. Yani, artık hayatta olmayan bir yazarın eserlerini yayımlamak isterseniz ya vârisleriyle anlaşmalı ya da 70 yılın ardından gelecek telifsiz günleri beklemelisiniz.

 



Bir daha yaşanmasın diye

Bir Dersim Hikayesi’nin önsözünde Murathan Mungan böyle bir kitabın ortaya çıkış nedenini şöyle özetliyor: “Kendisi farkında olsun ya da olmasın bu ülkede herkesin bir Dersim hikayesi vardır. İlle de içinde olmaları gerekmez. Bazen bir ucunun kendisine değdiğini bile bilmeden yaşayıp gitmişlerdir. Ben de bu kitap için yazarlardan bunu istedim: Bir Dersim hikayesi anlatmalarını...”



Kokuların hüzünlü pandispanyası

Mario Levi’nin son kitabı Size Pandispanya Yaptım, lezzetli kokular sunuyor; lezzetli ve tehlikeli... Yolculukları, aileleri, aşkları, ölümleri ve kentleri hatırlatıyorlar. Kentlerin yeniden inşa edildiği, hafızaların boşaltıldığı günlerde yemeğin, kokunun ve kentli olmanın yarattığı bir birikime açılıyor kitabın kapıları.



Puşkin’in gözünden Kafkasya ve Doğu Anadolu

Hiç kuşkusuz, Rus edebiyatının dünyaya armağan ettiği en büyük isimlerden biri Puşkin; Dostoyevski’yi, Tolstoy’u, Gogol’ü etkilemiş öncü bir yazar. Şiire, yazıya ve konuşmaya daha çocukluktan olağanüstü yeteneği olan Puşkin, tarihe de meraklıydı. Örneğin İlber Ortaylı, Puşkin’in tarihe olan ilgisini şöyle anlatır: “Hicvi kuvvetliydi. Tabiatı tasviri kuvvetliydi.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.