Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar



Çapulca, Türkçeyi de dönüştürüyor

Devrimler tarihinde devrimcilerin kendilerine yönelik aşağılamaları sahiplenip bu sözlerin anlamlarını değiştirmelerinin çok sayıda örneği vardır. Bir halk, bir hakaret sözcüğüne nasıl el koyar ve kendisinin kılar, nasıl hakaretin içeriğini değiştirip hakaret etmeye kalkışana geri gönderir bunu da ilk kez içeriden, hep birlikte deneyimlemiş olduk.



Bergson'un Nobel konuşması: "Bu ödül neden saygın?"

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi.



Kütüphanede Geçen Bir Küçük Prens

Yalnızca kendini kaptırarak kitap okudun diye, görebildiğin dünya da genişleyecek sanma. Ne kadar bilgi depolasan bile, kendi kafanla düşünüp kendi ayaklarınla yürümedikçe her şey sahte, havada ve gelip geçici şeyler olarak kalır.”

 

- Sosuke Natsukawa, Kitapları Kurtaran Kedi



12 Eylül: Edebiyata Bir Darbe // Yazarlar anlatıyor

Ceren Çıplak

 

Ahmet Cemal, Oya Baydar, İnci Aral ve Nedim Gürsel, 30. yılında 12 Eylül döneminde yazar olmayı anlatıyor.

 

 



Hangimiz Ankaralıyız?

İletişim Yayınları’ndan, okurları 1940’ların Ankara’sına taşıyan bir grafik roman yayımlandı. Levent Cantek’in yazdığı ve bu doğrultuda Berat Pekmezci’nin çizdiği ikişer sayfayı haftada bir Levent Cantek’e gönderdiği, Levent Cantek’in de hikayeyi tekrar tekrar yazıp şekillendirdiği bir yıllık dolu dolu bir emeğin ürünü bir kitap Emanet Şehir.



Joyce’un dedesi, Joyce’un torunu

Stephen James Joyce’un ismini duymuş muydunuz? Joyce ile ünlü kahramanı Stephen Dedalus’un birleşmesinden oluşan, tipik bir Joyce buluşu gibi geliyor kulağa -ama Joyce üzerine çalışan, araştırma yapan, yapmaya çalışan herkesin bir biçimde fark etmek zorunda olduğu gibi, bu gerçek bir isim. Kendisi büyük yazarın torunu oluyor.



Yüksek terzi: Tomris Uyar

Bir kitaba değil bir deftere yazmış gibi düşünürüm onu. Kağıda yazsaydı şiir, kitaba yazsaydı roman olurdu belki, araya yazmış, arada kalana/olana yazmış, deftere yazmış ve böylece öykü olmuş yazdıkları diye düşünürüm. Bu söylediklerimin de yanlış anlaşılma payının yüksek olduğunu düşünürüm ama, sözkonusu yazar Tomris Uyar olunca tam da böyle ve bu tehlikeli çizgide/sınırda yazmak isterim.



Ayrılık Çeşmesi Sokağı: Zıpır Ve Kallavi Roman

Teknolojik gelişmeler neticesinde hayatımızdaki okuma normları artık kısaldı malum; yüz kırk karakterde (yakın geçmişte iki yüz seksen karakter oldu gerçi) meramımızı anlatmaya çalışıp, yüz kırk karakterde insanların meramlarını okuyup anlamaya çabalarken, artık eskisi gibi 500 sayfalık romanlara vakti ancak yaz tatillerinde ya da alacağımız yıllık izin günlerine bırakıyoruz.



“Direnişçilere” ve onlara direnenlere…

Kaç gündür yazmakla yazmamak, yazmak ama nasıl yazmak sorusuyla boğuşuyorum. İki ”uyduruk” roman yazdım. Yıllardır gazete, dergi “köşe”lerinde yazıyorum ama böyle neyi nasıl yazacağımı bilmediğim günler yaşamadım. Gündemimiz malum, e ben de malumunuzum. Çoğunlukla burada tatlı sert yazdım. Sağ gösterip sol vurdum sandım.



Romanın özünü ıskalayan bir uyarlama

1963’te Kennedy suikastı ve ardından katil zanlısı Lee Harvey Oswald’ın da öldürülmesinin ABD’de masumiyet çağını bitirdiği söylenir. Karmaşık ve karanlık bir ilişkiler ağında konumları sürekli değişen gizli aktörlerin ellerinde tuttukları ulaşılmaz bir hakikatin, bireylerin hayatlarına ve ölümlerine hükmettiği yönünde köklü bir intibadır masumiyet çağını bitiren.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.