Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Büyüdüğü coğrafya insanın kaderini belirler; inancınız, kimliğiniz, beden kuvvetiniz, dünyaya bakış açınız onunla şekillenir. Sevseniz de sevmeseniz de toprağınız hayatınızın bir yerinde sizi çeker. İnsan hikaye arar kendisine, merak eder. Tanışırken ilk sorduğumuz sorulardan biridir "Nerelisin?". Kan çeker deriz, toprağım deriz.

//php print_r ($fields); ?>
Psikanaliz, bir tedavi yöntemi olmasının yanı sıra aynı zamanda bir düşünme/çalışma yöntemi olarak da ele alınabilir. Bu yüzden birçok alana rahatlıkla burnunu sokar. Özellikle de bir sanat yapıtına ilişkin söyleyecek çok şeyi vardır her zaman. Bu bağlamda psikanalizin yakın durduğu sanat türleri içerisinde belki edebiyatı biraz kayırmak gerekebilir.

//php print_r ($fields); ?>
Efendim üzerinize afiyet ben biraz hastayım; kitap hastası. Kağıt hastalığı, bir tür sapıklık, bibliyomanlık... Artık nasıl adlandırırsanız. Kitabın bir asaleti, duruşu, yakışıklılığı olur. Hele eski kitapların, o eski el emeği göz nuru ciltlerin... Salt kapakları, bana hitâp eden estetik görünüşleri nedeni ile aldığım çok kitap vardır.

//php print_r ($fields); ?>
Narsisizm kavramının, özellikle psikanaliz kuramında oldukça işlevsel ama aynı zamanda tartışmalı bir yanı var. Tartışmalı kısmı narsisistik olanın, narsisistik olmayandan ayrılmasındaki güçlük; başka bir deyişle belirsizlik.

//php print_r ($fields); ?>
Eleştirmesi ve değerlendirmesi zor bir kitap var elimde. Zorluğu hacminden kaynaklanıyor. Büyük boy 700 sayfanın üzerinde bir çalışmayı iki türlü değerlendirmek mümkün. İlki içerik bağlamında bir analiz, ikincisi ise kitabın temel sorunsalının ve yazarın zihniyetinin analizi. Benim tercihim ikinciden yana oldu. Emre Kongar’ın “21.

//php print_r ($fields); ?>
Fas doğumlu bir Fransız olan, Bruno Barbey ile, Mayıs 2008'de, 1968 olaylarının 40.

//php print_r ($fields); ?>
Polisiye okumaya bir Agatha Christie romanıyla başlamıştım. Üzerinden öylesine çok zaman geçmiş ki kitabın adı aklımda kalmamış. Aklımda kalan, babamın kitaplığında çok sayıda Agatha Christie romanı bulunduğu: Çarpık Evdeki Cesetler, On Küçük Zenci, Gece Gelen Ölüm... Hepsi de elimin altındaydı. Art arda okuduğum Christie polisiyelerini çok sevmiştim.

//php print_r ($fields); ?>
Kıskançlığın ve hasedin, sanat ve özellikle de edebiyatın dünyasında, ya komedinin ya da trajedinin ana konusu olarak sıklıkla işlendiğini görüyoruz. Bu sıklığa rağmen kavramsal olarak pek de konuşulmayan, tartışılmayan ancak eserler veya kahramanlar üzerinden anlamlandırmaya çalıştığımız bir kavram olma özelliğini de koruyor.

//php print_r ($fields); ?>
Alain Badiou’nun İngilizce çevirisi 2007’de çıkan yapıtı Varlık ve Olay’ın (Being and event, Continuum Publisher), sabırsızlıkla beklenen II. Cildi Dünyaların Mantıkları (Logics of worlds, Continuum, 2009) da yayımlandı.

//php print_r ($fields); ?>
Bir romanı, sevdiğiniz bir başka romancının eşliğinde okumak paha biçilmez bir deneyimdir; bir dehanın bir başka dehayı okuması sürecidir çünkü bu. Eleştirmen değildir romancı, farklı bir noktada durmaktadır.














