Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



İyilik Kazanacak!

Internet kitap sayfalarına göz gezdirirseniz “Demiryolu Çoçukları”nın çok sayıda farklı basımıyla karşılaşırsınız. Sadece bu yıl yapılmış iki farklı edisyonu var. Yüzyıl önce yazılmış bir kitabın bugün hala ilgi görmesi tartışmaya değer.



Tanrı Kiergegaard'la Ne Kastetmiş Olabilir?

“Hayatım insanları haberdar kılmak için hesaplanmış bir vecizedir”

 



Cadının bavulu

Dünyadaki kurbağa nüfusunun yüzde 80’inin dişi olduğunu biliyor muydunuz? Ya bugüne dek prens olması umuduyla öptüğümüz kurbağaların yüzde 100’ünün de yüzde 100 kurbağa olduğunu? Bu durum prens olması umuduyla öptüğümüz onca kurbağanın yanına kâr kaldığı gibi hiçbirimizin prenses olmadığını da gün yüzüne çıkarıyor sevgili kadınlar; cümlemize geçmiş olsun.

 



ÇizgiRoman // Sistemde sıkıntı var

Ve Sinem, yakın dönemin popüler çizgi romanlarından biri. Mizah dergiciliği küçüldüğü ve kadrolar daraldığı için yeni üretimler eskisi kadar çıkmıyor. Cihan Kılıç, Uykusuz dergisinde daracık bir alanda başladığı çizgi romanının ilk albümünü iki yıl önce yayımlamıştı. Yeni albüm yine dergide çıkmış işlerin derlemesi olmuş.



Yoksulluk da sevilir mi?

Zonguldak’ta bir ocak. Yerin bilmem kaç yüz metre altında bir maden ocağı. Bu öyle bir hammadde ki, insana yaşaması için ihtiyaç duyduğu hemen her şeyi veriyor. Havayı, suyu, tende gözenek gözenek açılan aşkı. Aradan yaklaşık yetmiş yıl geçmiş. Madende battıkça batmış derine. Ta ki bir sinemacı, Yılmaz Erdoğan onu olduğu yerden çekip çıkarana kadar.



Selam sadece Katalonya’ya değil...

"Boğazının ortasına kurşun yiyip de canlı kalan bir insan ya da hayvan hiç işitmemiştim. “Atardamar parçalanmış olmalı” diye düşündüm. İnsanın başına kan götüren iki ana damarından biri kesildiğinde daha ne kadar yaşayacağını merak ettim, muhtemelen birkaç dakikadan fazla değil. Her şey gözüme bulanık görünüyordu. Kesinlikle öleceğimi düşünmem iki dakika kadar sürmüş olmalı.



Hayvan deyip geçmeyin…

 



İsveç edebiyatı hatıraları

Türkçede çok bilinmeyen İsveç edebiyatı, 2000'li yıllarla birlikte görünürlük kazandı. Tek yanlı bir süreç değil bu; başta Orhan Pamuk'un romanları olmak üzere Türk edebiyatından önemli metinler İsveç diline çevrildi. Ancak sürecin ağır işlediği, dil engelinin daha yakın ilişkilerin önüne geçtiği söylenebilir. Aslında iki ülke arası yapılan çevirilerin uzun bir tarihi var.



Kedi Yapım iftiharla sunar: Sıradışı bir yazarın portresi

“İçerdeki kedileriz biz. Yalnız dolaşamayan kedileriz ve bizim için tek bir yer var.”

 

Aslında tam olarak benim sayılmaz bahçemizi mesken edinen kediler. Eve girmelerine izin verseydim benim olurlar mıydı... şüpheliyim. Nedense sahiplenilemez gibi geliyor kediler bana. Kim bilir, belki de bundandır insana çok benzemeleri.

 



Ne çok yakında ne çok uzakta bir gerçek

Ortada bir dünya,  ya da bizim bildiğimiz şekliyle bir dünya kalmamış. Dönüşü olmayan uzaklıklar. Canavar’ın yakıtının dönüşe kadar yetmeyeceği nokta. Bir umudun peşine düşmek gölgeleri kovalamak mıdır? Başkasının kalmayan hayatı üzerinden kendinizinkine bolca soru soracağınız bir kitapla baş başasınız; Peter Heller’in Köpek ve Yıldızlar’ı böyle bir şey işte…

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.