Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Edebi bir kahraman olarak HIV pozitifler

"Ben HIV pozitifim!" Kulağa korkunç geliyor... Ama bu cümle, her şeyin bitmek üzere olduğunu değil, yeni bir dönemin başladığını haber veriyor artık.

 



Edebiyatla mayalanan bir dostluk hikayesi…

Marcel Proust, Okuma Üzerine adlı eserinde "Bize yaşanmamış gibi gelen çocukluk yıllarımızda, çok sevdiğimiz bir kitapla geçirdiğimiz günler kadar dolu dolu yaşanmış başka bir zaman belki yoktur," der. Peki ya çocukken çok sevdiği bir kitabı olmamışsa insanın, kitaplarla bir dostluk kuramamışsa?



Kaderimde hep güzeli aradım

Tıpkı sizin gibi. Kitabı eline almış ve alacaklar gibi, zarif kitap kapağına hayran oluyorum. Kitap kapağının güzelliğinin sadece çizgilerden ibaret olmadığını hissetmiş olmalıyız öyle uzun uzun bakarken. Kuşlarla gelen bir genişlik, kanatlanma duygusu, sarı ile gelen anlam, uçabilecek olmanın tedirginliği ve başkaca pıt pıt açıverecek nice duyguları bekleyerek bakıyoruz resme.



Bakırköy'ün sakinleri

Adını daha çok romanlarıyla duyurmasına rağmen Tahir Musa Ceylan’ın edebiyat kariyeri şiirle başlamıştı.  Şiirlerini Depresyon Şiirleri (1988), deneme yazılarını “Fotoğraf Estetik ve Görüntü Üzerine Denemeler” (1988) kitaplarında  topladı.



Yaşamak denen bu illet

Yaşamak bazen öyle bir illettir ki insanın tek kurtuluşu uykudur. Bu yüzdendir ki depresif insanlar çok uyur. Buradaki amaç hayatın yükünü rüyaların hafifliği ile bastırmaktır bir nevi. Bu noktadan bakınca Pınar Sönmez'in ilk öykü kitabına Uyku Kaçsa Rüya Kalsa adını vermiş olması daha dikkat çekici bir hal alıyor.



Hayat nerede biter, roman nerede başlar?

Yazı yazmanın doğasına dair tonla enteresan mesele içinde bir tanesi -son dönemde denk geldiğim kitaplardan olacak- özellikle meşgul ediyor aklımı. O da, bir kitabın ne kadar kurmaca olursa olsun, hayatın süreğenliği içinde yaratılan bir şey olması ve bu yüzden gerçeklikle (yani yazarın hayatıyla) alışverişinin hiçbir zaman kesintiye uğramaması.



ÜNSAL OSKAY ÖLMEDİ; ELİMİZDEKİ AYNA KIRILDI SADECE

Bazı ölümler vardır ki bizi (bizi derken toplumu kastetmek isterdim aslında; ama maalesef değil, eli kalem tutanları, az buçuk mürekkep yalamışları, ara sıra da olsa okumayı iş edinenleri kastediyorum mecburen) derinden yaralar. Düşünceleriyle yaşadığımız çağa hiza verme yetisi olan bu kişilerin ölümlerinin ardından birkaç satır yazmak da alışkanlık haline gelmiştir.



Einstein ile zamanda yolculuk

Alan Lightman 1948 doğumlu Amerikalı bir fizikçi, yazar ve sosyal girişimci, yani toplumsal sorunlara yaratıcı çözümler üzerinde uğraşan bir kişi. Kamboçya'da eğitim yoluyla kadınların sosyal durumlarını düzeltmek amacını taşıyan Harpswell Vakfı'nın kurucusu.

 

 



"Hatıralar ve Şehir"

“Beyoğlu Fısıltıları” romanının üzerindeki yazar ismi ilgimi çekmişti. Boratav ailesinin bir bölümünü şahsen tanıyor, ailenin diğer kolunun Fransa’da yaşadığını biliyordum. Sadece o kadar. David Boratav ve yazarlığı ile ilgili bilgi sahibi değildim. Beni asıl heyacanlandıran Davit Boratav’ın dedesinin hayatından yola çıktığını söylemesiydi.



Çocuklar ve yeni başlayanlar için güncel sanat

Nereden bakarsanız bakın İstanbul bu yıl en gözden uzak bienalini yaşadı.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.