Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
AKORDEONCUNUN OĞLU Bernardo Atxaga
Alef Yayınevi, Çeviren: Saliha Nilüfer (13 cm x 19,5 cm)

//php print_r ($fields); ?>
İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi.

//php print_r ($fields); ?>
Tam Sabitfikir ekibinin hazırladığı yıl sonu edebiyat değerlendirmelerini didik didik edip yılın en önemli edebiyat olayı nedir diye düşünüp durmaktayken, birim başına düşen olay/felaket sayısını nefes kesici bir şekilde arttıran ülke gündemi imdadıma yetişti. Evet giderayak “edebiyat eserlerinin desteklenmesi hakkında” çıkan yönetmelikle sarsıldı bünyem ve de gündem.

//php print_r ($fields); ?>
Hemen her sanat dalında karşımıza çıkan kadim bir savaş iyi ile kötü arasındaki. Yine de her defasında hiç sıkılmadan, “Ben bu hikayeyi biliyorum zaten” demeden dinlemeye, izlemeye ya da okumaya devam ediyoruz... Peki bu savaşın bir tarafı olan kötülere/kötülüğe Türk edebiyatı açısından bakarsak; Türk edebiyatında da alçak kahramanlar, şeytani karakterler var mı?

//php print_r ($fields); ?>
Amerikalı bilimkurgu yazarı Philip K. Dick ‘Bana göre geleceğin dünyası bir yer değil, bir olaydır’ sözüyle gerçekliğin içine ederken meseleyi her ne kadar biraz daraltarak insan ve bulunduğu sınıflar açısından ele alsa da farkında olmadan şunu kanıtlar: Gerçek, karşılaşılan, yapılan ya da tasarlanan, düşünülen veya düşlenen bir şey diye tanımlanamaz; gerçek, o an olan bir şeydir.

//php print_r ($fields); ?>
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) bilimkurgu, korku ve fantazya türlerinde üreten yazar, sinemacı ve çizerleri hayal gücünü ve kalemini törpülemeye çağırıyor. Üstelik FABİSAD, bu yıl ikinci kez dağıttığı ödülleri, "Kısa Film" kategorisiyle zenginleştirdi.

//php print_r ($fields); ?>
Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık” lafını buraya, "bizim" edebiyata uyarlarsak, buralarda hepimiz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın paltosundan çıktık diyebiliriz. Gerçi Tanpınar’ın paltosu yok, enstitüsü var, malum Saatleri Ayarlama Enstitüsü.

//php print_r ($fields); ?>
İşten eve, evden işe; işten okula, okuldan işe; hayat hızla akıp giderken, bırakın geçen seneyi, dün yaptıklarımızı dahi unutuyoruz. Sevgililerimizin ve arkadaşlarımızın doğum günlerini atlıyor, özel günleri kutlamadan geçiyoruz. Tablo böyleyken, sevdiğimiz bir romancının doğduğu günü hatırlamamız ya da ünlü bir şairin öldüğü günü bilmemiz elbette mucize olurdu.
