Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
William Blake (1757-1827) yaşamı boyunca eserleri anlaşılamamış, öldükten sonra uzun bir süre unutulmuş, kıymeti ancak 20. yüzyılda bilinmiş, dünya sanat tarihinin en ilginç ve önemli isimlerinden. Türkçede özellikle Tozan Alkan ve Selahattin Özpalabıyıklar'ın çevirileri değişik yayınevlerince yayımlanmıştı.

Yetenek, birikim, deneyim, mesele... Yazarların sahip oldukları bu değerler doğrultusunda ömürleri boyunca kurdukları metinler, zamanın ruhunun neresine düşeceklerini, gelecek günler için de geçerli olup olmayacaklarını, okurların raflarında ve akıllarında ne kadar yer tutacaklarını ve kişisel hayallerini ne ölçüde gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceklerini belirler.

Vladimir Nabokov, Türkçede de yakın bir zaman önce yayımlanan Laura’nın Aslı kitabıyla yeniden gündeme gelmişti.

Metro istasyonundasınız. İşten çıktınız, yorgunsunuz. Çantanızda Sait Faik, Leylâ Erbil, Oğuz Atay ya da James Joyce, Kafka, Dostoyevski… Bir şair belki de, sözgelimi Sylvia Plath sizi bekliyor. Yazarınızla baş başa geçireceğiniz dingin saatleri hayal ederek katlanıyorsunuz yolculuğa.

Aralık ayında bir akşam, uyku bir türlü gelip de beni ertesi güne taşımaya yanaşmazken, salondaki kütüphanede bir kitap buldum. Bir zamanlar mavi olduğunu düşündüğüm kapağı, basılmasının üzerinden geçen yetmiş yılda solgunlaşmıştı; tepesi yosunlarla kaplanmışa benziyordu, yeşil rengin değişik bir tonunu almış, üzerindeki lekelerle garip bir deri hastalığından muzdarip gibi görünüyordu.

Olağanüstü yüksek bir entelektüel birikim, yakıcı bir zeka ve düşüncesine uygun dili üretme yolunda atılan özgür adımlar... Bu tanımlamalar, Baudrillard'ın niteliklerinden bir bölümünü anlatabilir ancak.

Amerikalı bilimkurgu yazarı Philip K. Dick ‘Bana göre geleceğin dünyası bir yer değil, bir olaydır’ sözüyle gerçekliğin içine ederken meseleyi her ne kadar biraz daraltarak insan ve bulunduğu sınıflar açısından ele alsa da farkında olmadan şunu kanıtlar: Gerçek, karşılaşılan, yapılan ya da tasarlanan, düşünülen veya düşlenen bir şey diye tanımlanamaz; gerçek, o an olan bir şeydir.

Baki’nin “Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz, yazı hariç,” sözünü boşa çıkaracak acayip dönemlerden geçiyoruz.

Faslı yazar Tahar Ben Jelloun Avrupa’da en tanınmış Arap yazarlar arasında sayılır. Elbette bunda Joullun’un Fransızcayı tercih etmesinin de rolü olmalı. 1984'te Fransız Yazını Yüksek Konseyi'ne seçilen, 1987de Kutsal Gece romanıyla Fransa'nın en prestijli edebiyat ödülü Goncourt’u kazanan Tahar Ben Jelloun, yaşamını da Fransa’da sürdürüyor.
