Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Yirminci yüzyıl dünya edebiyatının en büyük yaratıcılarından biri olan William Faulkner’dan, her biri roman derinliğinde, akıldan çıkmayacak öyküler Emily’ye Bir Gül adı altında bir araya getirildi.

//php print_r ($fields); ?>
Şimdilik Her Şey Yolunda, Ursula K. Le Guin’in yayıncısına gönderdiği son şiirleri bir araya getiriyor. Ursula K. Le Guin, şiirlerinde bitmekte olan bir hayata veda ya da hüzün duygusundan ziyade güzel yaşanmış bir ömrün sonunda olmanın bilgeliğini sunuyor okura.

//php print_r ($fields); ?>
Beşir Ayvazoğlu’nun çok okunmuş, üzerine çok konuşulmuş kitaplarından olan Ömrüm Benim Bir Ateşti yeni edisyonuyla Everest Yayınları’nın biyografi dizisinden okur karşısına çıkıyor. Peyami Safa’nın tabiriyle Avrupai bir zekânın kalıbına dökülmüş Asyalı bir ruh olan Ahmet Haşim’in bu kapsamlı biyografisi, onu yeniden okumak ve anlamak isteyenlere mükemmel bir deneyim vadediyor.

//php print_r ($fields); ?>
Pera Müzesi, bu kez izleyicileri batıdan doğuya, Kiklad Adaları’nın mavisinden Sina Dağı’nın eteklerindeki kumlara uzanan bir fotoğraf yolculuğuna çıkarıyor. “Bir Yol Öyküsü: Fotoğrafın Ardında 180 Yıl” başlıklı sergi, tam 180 yıl önce 1839’da, fotoğrafın bulunuşunun ilanından hemen sonra gerçekleşen ilk fotoğraf gezisinin rotasında şekilleniyor.

//php print_r ($fields); ?>
Şiir gerçekliğin imhasıyla başlar. Gerçekliği imha edemeyen şiiri, gerçeklik öyle ya da böyle imha eder. İmha yoksa ne inşa ne de bir icat söz konusudur. Avangart akımların sanat ve şiir söz konusu olduğunda sazı eline alıp konuştuğu zamanları her zaman önemsemişimdir. Ne var ki bir havai fişek gösterisi gibi, birkaç dakikalık tantanadan sonra geriye kalan kocaman bir hiç.

//php print_r ($fields); ?>
Queen of the Damned filminin soundtrack’lerinden Lestat Violin eşlik edebilir bu yazıya…

//php print_r ($fields); ?>
Bir yılın daha sonuna geldik. Ahmed Arif’in “Asfalttan yürüsün aralık / Sevmem, netameli aydır” dediği aydayız. Ama mevsimlerin ayarı sanırım daha kaçmamıştı o zamanlar. Bu yazı yazıldığında hâlâ kısa kollularla dolaşıyorduk mesela. Aralık denildiğinde kar gelmez miydi aklımıza eskiden?

//php print_r ($fields); ?>
Panait Istrati 1884 yılında Romanya’nın İbrail şehrinde dünyaya gelmiş. Henüz dokuz aylıkken yaşadığı bölgede meşhur bir tütün kaçakçısı olarak bilinen babasını kaybeden Istrati, çamaşırcılık yaparak hayatını idame ettiren annesiyle onun memleketi olan Baldovinesti’ye dönmüş. Çocukluğunun bir kısmını bu şehirde geçirmiş.

//php print_r ($fields); ?>
Seinfeld’in mizahının arkasında yatan büyük gücün, dizinin hiçbir şeyle ilgili bir dizi olmasından ileri geldiği rivayet edilir; kült televizyon dizisi, sezonlarından birinde bu tartışmaya da odaklanır. Karakterler Jerry ve George, bir televizyon programı yapmak istediklerinden bahsederler. Bu program, hiçbir şey hakkında olacaktır.

//php print_r ($fields); ?>
‘’Tarih dersleri mumya müzesine
ya da Ölüler Diyarına gezilere benziyordu.
Geçmiş, cansız, boş ve dilsizdi.
Bize içi boşaltılmış vicdanlarla
bugüne boyun eğmemiz için
geçmişi öğretiyorlardı;
tarih zaten yapılıp bitmişti, biz tarihi yapamayacak, onu kabullenecektik.
Zavallı Tarih artık soluk almıyordu: bilimsel metinlerde ihanet edilmiş,
