Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Korku uyandığında yanıbaşındaydı. Yüreğine sığmayacak kadar büyük bir korku. Bunda şaşılacak bir şey yoktu. Hayatında en çok korktuğu yerde uyanmıştı. İpte asılı çamaşırlara bakılırsa zamanı da tutturmuştu.

//php print_r ($fields); ?>
Ned Beauman'ın ilk romanı 2011’de Türkçeye çevrilmişti. Şaşırtıcı, hızlı ve heyecanlı bir roman olan Boksör Böcek’i beğenmiştim.

//php print_r ($fields); ?>
Boksör Böcek'in yazarından, "içinde olduğu dönemin farkında olmayan" bir tarihsel roman geliyor. Bu aynı zamanda bir kara roman, ama ışıkları sonuna dek açıyor. Bir aşk romanı, ama romantik akşam yemeğine sarhoş geliyor. Bir bilimkurgu romanı, ama "izotop"un ne olduğunu hatırlayamıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Bize sorsanız, hiçbir şey korkunç bir biçimde rayından çıkmış değildi ya, pek de yolunda değildi işler. Eskiye göre kat be kat fazla sayıda kitap basılıyordu. Ama bunu pek bilmiyorduk. Yayıncılarımız çoğalıyordu. Tam da göremiyorduk. Yayıncılar, beklenenin aksine tek bir birlik altında toplanmamıştı. Yasaklar, sansürler, tartışmalar, belki normalden fazla değildi ya, bitmemişti de.

//php print_r ($fields); ?>
Bu yılın -daha başlarındayız biliyorum ama- en çok beklediğim romanlardan biriydi İsmail Güzelsoy'un Saf'ı.

//php print_r ($fields); ?>
İnsanı şaşkınlığa düşürebilecek kadar saf bir Şaman kahramanın sürükleyici yolculuğunu anlatıyor Saf.
Roman basit, gizemli ve sevimli bir Doğu masalı olarak başlayıp karmaşık bir dünyaya doğru uzanıyor. Bakir bir dünyanın değerleriyle günümüz dünyasının karmaşık, bencil ve yıkıcı yapısının bir yüzleşmesi Saf. Birinin ötekiyle sınanmasını....

//php print_r ($fields); ?>
Kelebek hiç olmadığı kadar düşünceli görünüyordu o gün. “Ne bu halin?” diye sordum. Derin bir iç çekti. “Bak, bu ay sözüm ona Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz ama kadınlara uygulanan şiddet hiç bu seneki kadar rahatsız etmemişti beni. İşte kısa bir süre önce Sarai Sierra’nın öldürülmesi, Samatya’da yaşlı kadınlara yapılan saldırılar…” dedi.

//php print_r ($fields); ?>
Dün, Gabriel Garcia Marquez'in 86. yaş günüydü. Her ne kadar yazarın ailesi, yaşlılık sebebiyle artık ondan yeni bir roman beklemememiz gerektiğini duyurmuş olsalar da, biz onun tüm eserlerini tekrar tekrar okumaya razıyız.

//php print_r ($fields); ?>
Kadınlar, dünyayı var eden, düğümler çözen, büyüler bozan, hayata üfleyen, kudretli kadınlar. Bileni, anlatanı seyrek olsa da şehirler kuran, ordular deviren, destanlar yazan, her biri birer tanrıça donunda kadınlar. Dido, El Kâhina, Haypatya, Ümmü Gülsüm, Amy Winehouse, adını duyduğunuz duymadığınız daha niceleri.

//php print_r ($fields); ?>
Düğümlere Üfleyen Kadınlar bir yolculuğun romanı. Ne kadar sevilse de tamir olmayan o yaralı coğrafyada, Ortadoğu'da geçiyor. Saraylar devrilip, meydanlar dolarken sorular kalıyor geriye. Her yola en az bir soruyla çıkılır çünkü: Bir kadın ya da bir ülke nasıl sevilir sahiden?
