Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, yazar ve sanatçı portreleri ile uluslararası alanda tanınan fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök’ün (1923-2017) hayatını geçirdiği Stockholm, İsveç’teki arşivinden derlenen bir portre seçkisine ev sahipliği yapıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Türk edebiyatında öyküyü Sait Faik öncesi ve sonrası olarak ayırırsak sanırım abesle iştigal etmiş olmayız. Sait Faik Abasıyanık’ın hazırladığı yazınsal zemin üzerine hızla artan kentleşmenin ve kent hayatının etkileri, bireyi önceleme, varoluşu öyküde sorgulama gibi modernist yaklaşımların 50’ler sonrasında öykünün çehresini değiştirdiğini görüyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Tanıl Bora ve Mustafa Çiftci’nin derlediği Yengeler Cumhuriyeti, 2017’de yayınlandığında epey konuşulmuştu. Epey konuşulmuştu dediğim, altıncı ayında ikinci baskısını yapmıştı o kadar... Öyle iyi romanlar, kıymetli derlemeler, sessiz şiirler güme gidiyor ki, iki baskı yapanı işte böyle muzaffer görüyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Cemal Süreya, şiire başladığım yıllarda en çok okunan şairlerden biriydi. Bunda biraz da şiirlerinin her kuşakta ayrı ayrı yorumlanmasına yol açacak derecede çok sesli olmasının ve renkli kişiliğinin de payı var. Yine de Cemal Süreya doksanlı yıllarda özellikle şiire ilgi duyanların çok etkilendikleri bir şairdi.

//php print_r ($fields); ?>
Nuri Pakdil hayatı boyunca insanların gündeminden hiç düşmedi. Daha lise senelerinde oynadığı tiyatro oyunlarıyla ve çıkardığı Hamle dergisiyle çevresini saran öğrenci veya arkadaş grubunun çekim merkezi olmuştu.

//php print_r ($fields); ?>
Türk sinemasının klasiklerinden Sevmek Zamanı, 19 Aralık Perşembe günü özel bir gösterimde izleyici ile buluşacak. Metin Erksan’ın başyapıtlarından olan 1965 yapımı film, Beyoğlu’ndaki Ortak Yaşamı Geliştirme Vakfı’nda gösterilecek.

//php print_r ($fields); ?>
Dünya çapında milyonlarca üyeye sahip olan ve en büyük sanal kütüphanelerden birisi olarak anılan Goodreads, her sene düzenlediği Okur Ödülleri’ne b

//php print_r ($fields); ?>
İmkânsızın Şarkısı’nı okuduğumda içim kalp ağrılarıyla dolmuştu. Murakami’yi ilk o zaman tanımıştım. Sonra bir-iki kitabını daha okudum ama ilk okunan kitaplar bazen her şeydir, benim için de öyle oldu. Romanları dışında düz yazıları da var, ama onların verdiği tat da daha az değil. Koşmasaydım Yazamazdım da bunlardan biri.

//php print_r ($fields); ?>
Sınıfın arka penceresinden sıvışıp kaçmak gibiydi. Ama sonunda ne tek ayak cezası ne de dayak vardı. Üstelik kimselerin ruhu duymuyordu. Ben kendim bile her defasında sonradan bilincine varıyordum bu maceranın. Yolculuğun süresini hesaplamayı asla aklımdan geçirmiyordum. Çünkü buna neden gerek duyayım ki, değil mi? Hoş, merak etseydim de hesaplayamazdım, o da ayrı. Neyse.
