Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Kişisel yayıncılığın pek iyi bir ünü yoktu, en azından internetin olmadığı dönemlerde. "Eski zamanlar"da kişisel yayıncılık denince insanların gözünde şöyle bir senaryo canlanıyordu: Yaşlı ancak zengin bir kadın, bir bavul dolusu elyazmasını götürerek binlerce dolar öder ve hemen hemen kimsenin okumayacağı kitabını bastırır.

//php print_r ($fields); ?>
Sanat kitapları, yayınevleri açısından öncelikle “maliyetli” kitaplar demek. Ön planda görselliğin yer aldığı kitaplar oldukları için, ister istemez, diğer kitaplara göre kullanılan kağıt, kapak, boyut ve genel olarak tasarım gibi özellikleri farklılık gösteriyor ve bu farklılıkların hepsi de belli bir maliyeti peşinden sürüklüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Yazmak ya da yazar olmak kimileri için bir heves, kimileri için hayal. Fakat kimileri için de bir yaşam biçimi, hatta bir tutku. Yazmayı yaşam biçimi haline getiren, bu tutkunun peşinden koşanlar için hayat kimi zaman epey zorlu olabilir. Yaratıcı bir hayat sürmek, dahası günlük hayat ve geçim derdi içinde yaratıcılığınızı ortaya koymak zordur. Fakat her zorluk kalbinde bir hikaye taşır.

//php print_r ($fields); ?>
II. Mahmut döneminde, mumun hammaddesi olan kuyrukyağındaki bir fiyat artışı sebebiyle medrese öğrencileri kazan kaldırır. Çünkü akşamları mum ışığı olmadan çalışamazlar, sohbet edemezler... Bugün biz yukarıdan aydınlatılan parlak odalarımızda oturduğumuz için ışık ve gölgeye, o medrese talebeleri gibi bakamayız.

//php print_r ($fields); ?>
Bu ay içinde sona erecek üçüncü sezonuyla, Amerikan televizyonlarının en beğenilen korku dizisi ilan edilen Hannibal’ın yayından kaldırılacağı haberi izleyicilerden çok eleştirmenleri üzdü. Dizinin “en iyi yazılmış sezonu”nun reytingleri, aldığı olumlu eleştiriler ile coşkulu yorumları karşılayamayınca, her güzel şey gibi, Hannibal’in de sonu gelmiş gibi görünüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Ya otoyoldan ilerlerken görüyorsun devasa binaları ya da havaalanına doğru uçağın süzülürken ışıkları gözüne çarpıyor. Yaşadığın kasabaların ıssızlıklarına alışmışsın, birdenbire gözünün önünde açılan devasa metropol afallatıyor. Büyük hayallerin var. Gençliğinin tüm enerjisiyle metropolü fethetmeye niyetlisin.

//php print_r ($fields); ?>

//php print_r ($fields); ?>
Paul Verhoeven’ın hayli ses getiren Philippe Djian uyarlaması O Kadın (Elle), bir kez daha gösterdi ki, yeraltından konuşanların, lanetli şairlerin, “eşiği aşmak”la ilgilenenlerin beyazperdede ilk aklına gelen yüz Isabelle Huppert’e ait.

//php print_r ($fields); ?>
Geçenlerde Kültür Bakanlığı’nın edebiyat projelerine maddi teşvik üzerine bir projesini okurken gözlerimi neşe içinde parıldamaktan alıkoyamadım.

//php print_r ($fields); ?>
“Ben Mayk Hammer’ı bilen bilir, bilmeyen de bilenlerden elbette dinleyip öğrenmiştir!” Bilenlere de sorduk, hakkındaki rivayetler çok çeşitli! “Yumruklarıyla dövüşen, dudaklarıyla sevişen çapkın bir hafiye” olduğunu söylüyorlar. Üstelik türünün en sert örneklerinden diyorlar... Uyguladığı şiddetin dozunu artırdıkça artıran, adaleti genellikle kendisi sağlayan bir özel detektif.
