Arşivi

Bu yıl 28 Ağustos - 7 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen 76. Venedik Film Festivali, sinemanın usta isimlerinin geçit töreni oldu. Festivalin açılışı Shoplifters filmiyle geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali Altın Palmiye ödülünü kazanan Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda’nın yeni filmi The Truth ile gerçekleşmişti.

SALT sezonu fotogerçekçilik akımının Türkiye’deki ilk temsilcilerinden Nur Koçak ile yapıyor. Sanatçının 1960’lar ile 2010’lar arasındaki desenleri ve resim serilerinden oluşan kapsamlı sergi SALT Beyoğlu ve Galata’da bugün açılıyor.

Vazgeçebileceğimizi değil de tercih edebileceğimizi düşünmek ne kadar aldatıcı? Her şeyden umudunu yitirmiş birini görüyorsanız belki hırslarına belki beklentilerine küsmüştür ama en çok da bir tercih yapabileceğine inanmıştır. İnsan en çok tercih edemeyince anlamını yitiriyor olmalı vazgeçince değil. O yüzden vazgeçebileceğimiz şeylerin ne kadar fazla olduğunu görünce dehşete kapılıyoruz.

“Şiir masumluğun yeniden ele geçirilmesidir” der Octavio Paz. Bunun için başlangıca yani söze gideriz. Üstü örtülmüş bir güzelliği yeniden görünür kılmak için sözün hakkı bizi beklemektedir. Mustafa Köneçoğlu’nun sekiz yıl sonra yeniden basılan ilk kitabı Söz Hakkı, bir şairin gerçeklikle ve dünyayla kurduğu bağın hem oluş hem de eriş sancılarına odaklanan bir şiirler toplamı.

2019 Türkiye Rusya karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı faaliyetleri kapsamında Moskova Devlet Çaykovski Konservatuarında faaliyetlerine devam eden Yunus Emre Enstitüsü Türk Tasavvuf Düşüncesi ve Ney Hakkında Konuşmalar başlıklı bir sohbet programı düzenledi.

Lydia Davis, yazdığı mikro, kimi zaman birer cümleden oluşan öyküleriyle tanınıyor. Proust, Blanchot, Flaubert gibi isimleri Fransızcadan İngilizceye çeviren Davis, Deha Bursu olarak da bilinen MacArthur Bursu’nun da sahibi.

İnsanlık serüvenimizde ciddi kırılmaları tecrübe ettiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Dijital devrim sadece alışkanlıklarımızı değil gerçekliği algılama ve yorumlama biçimimizi de temelden sarsıp deyim yerindeyse kararsızlaştırıyor. Bütün bu karmaşada hikâyeler de akacakları yeni yollar aramaktan geri durmuyor.

“Şairin hayatı şiire dâhildir” sözünü kullanan Cemal Süreya ise bunu poetik bir tespit olarak okuyup geçmek mümkün değil. Eserleri kadar hayatı da okuyucusunun her zaman ilgisini çekmiş, edebi kamunun konusu olmuş bir şairden söz ediyoruz.

Türk şiiri içinde “arada” kalmış bazı şairler vardır. Bu şairler içinde bazıları da yalnızca arada kalmakla yetinmezler, başka büyük şairlerin veya akımların periferisinde kalırlar. Ercüment Behzat Lav’dan Sabahattin Kudret Aksal’a doğru bir eğri çizebiliriz böylece. Edebiyat tarihçilerinin işine geliyor sıralamalar, ayrımlar yapmak.

Hangi kitapların okunacağı, nelerin beğenilmesi gerektiği ya da kimlerin yazar olabileceğine dair zaman zaman çeşitli tartışmalar çıkar.
