Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Neden bazı kitaplar çok satanlar raflarının daimi misafiridir de bazı kitaplar bu rafların yanına bile yaklaşamaz? Bir kitabın çok satmasını sağlayan nedir? Ya da iyi bir kitap ile kötü bir kitap arasındaki çizgi bir raf kalınlığında olabilir mi?

//php print_r ($fields); ?>
Ansızın bir şehrin ortasına yerleştirip gövdenizi, orada herkesle temasa açın kendinizi; ancak, şimdi sadece seyretmeye değil – sizinle kısa süre de olsa bir kontak kurmaya gelmiş olsunlar. Hayatlarıyla gelmiş olsunlar. Arzularıyla, öfkeleriyle, aşklarıyla, karanlık taraflarıyla size şöyle bir değip geçsinler.

//php print_r ($fields); ?>
Julio Cortázar, “Roman sayıyla kazanır,” der ve ekler: “Öykü ise nakavtla.” Bu söz, öykünün en önemli şartlarından sayılan –daha önce Edgar Allan Poe’nun da vurguladığı– “tek etki kuralına” vurgu yapar. İlk cümleden itibaren gerilen ve zirvede tek hamleyle bırakılan ve hedefe ulaşan bir ok da bu öykü anlayışına örnek bir metafor sayılabilir.

//php print_r ($fields); ?>
Leke her zaman bir kir işareti midir? Elbette hayır; çoğu kere bir yaşanmışlıktan arda kalanın izlerini, aydınlatılması gereken bir durumun ipuçlarını, ruhtaki travmayı, şaibeyi, her şeyden önemlisi var olanın varoluş nedenini zedelemeyi de tanımlar. Leke bazen de ışığın göze oynadığı oyunla gölgedekinin durumudur.

//php print_r ($fields); ?>
Daha önce iki romanı yayımlanmış, ama okuma fırsatı bulamamıştım Jon McGregor’u. “Köpekler Bile”sini okuduktan sonra iyi bir yazarı ıskaladığımı anladım. Gerçekten de özellikle İngiliz Edebiyatı için büyük gelecek vaad eden bir yazar. 1976 yılında Bermuda doğmuş, Norfolk’ta büyümüş, üniversite eğitimini Bradford’da tamamlamış.

//php print_r ($fields); ?>
Bir edebi türün ismi olan Yunanca kökenli “biyografi” sözcüğü, “yaşam" (bios) ve “yazı”nın (graphia) yan yana gelmesi ile oluşur. Biyografi gibi diğer her yazı türü yaşama dair olmakla beraber yaşamak ve yazmak birbirinden farklı iki oluş biçimidir. Yaşamda taslaklara, planlara, düzenlemelere yer yoktur; hayatın getirdikleri ile birlikte akmak demektir yaşamak.

//php print_r ($fields); ?>
Doris Lessing’in kitabı Son Aydınlık Yaz raflarda yerini aldı. “Yaz tatilinde yanınızdan ayırmamanız gereken kitaplar” listesine çoktan girmiş midir bilinmez, ama aslında 1973 tarihli olan ve Türkçede yayınlanması bu yaza rastlamış bu kitabı okumaya karar vermek için ilk sayfalarına göz atmak yeterli.

//php print_r ($fields); ?>
Bizim çizgi roman üretimimiz, hele son kırk yılı hesap edersek, yoğun olarak mizah dergilerinde gelişti. Bugün, komik çizgili ve underground eğilimli hâkim bir üslubumuz varsa eğer, bunun asıl nedeni yazar-çizer tercihlerinden çok yayım mecrasının belirleyiciliğidir. Öte yandan dergide üretim yapmanın temel bir sıkıntısı varsa o da az kareyle (panel) anlatma zorunluluğudur.

//php print_r ($fields); ?>
Vampir dediğimizde aklımıza Bram Stoker’ın yarattığı Dracula geliyor ve bundan sonra da böyle olacak gibi görünüyor; ancak Matthew Beresford’un İfritler’den Dracula’ya Modern Vampir Mitinin Doğuşu başlıklı çalışmasının gösterdiği gibi, vampirlerin hem tarihte hem de edebiyatta oldukça köklü bir geçmişi bulunuyor. 19.

//php print_r ($fields); ?>
Hiçbir şey ve her şey hakkında üç kitap: Kuşku, Dogma ve Göç. Newcastle Üniversitesi’nde felsefe dersleri veren Lars Iyer’in bir internet günlüğünde anlatmaya başladığı ve daha sonra romana dönüşen hikaye, bizi edebiyat tarihinin en absürt çiftlerinden biriyle tanıştırıyor. W.
