Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



“Derisi yüzülen bir hayvanmış gibi”

Doris Lessing’in kitabı Son Aydınlık Yaz raflarda yerini aldı. “Yaz tatilinde yanınızdan ayırmamanız gereken kitaplar” listesine çoktan girmiş midir bilinmez, ama aslında 1973 tarihli olan ve Türkçede yayınlanması bu yaza rastlamış bu kitabı okumaya karar vermek için ilk sayfalarına göz atmak yeterli.



Buradayım Tanrım, görmüyor musun?

Eski Ahit’in ilk bölümü olan “Tekvin”de Tanrı, İbrahim peygambere “İbrahim,” diye seslenir; yanıt “Buradayım”dır.



Psiko-zen bir deney

Psikolojiyle haşır neşir olan insanların azımsanamayacak oranda önemli bir kısmının öncelikle kendisini anlamak, bilmek, araştırmak veya yaşadığı sorunları anlamlandırmak dürtüsüyle bu alanda at koşturmaya başladığını ifade etsem, oldukça haklı bir genelleme yapmış olurum sanırım.

 



Yaşamın yazarı Hemingway

Bir edebi türün ismi olan Yunanca kökenli “biyografi” sözcüğü, “yaşam" (bios) ve “yazı”nın (graphia) yan yana gelmesi ile oluşur. Biyografi gibi diğer her yazı türü yaşama dair olmakla beraber yaşamak ve yazmak birbirinden farklı iki oluş biçimidir. Yaşamda taslaklara, planlara, düzenlemelere yer yoktur; hayatın getirdikleri ile birlikte akmak demektir yaşamak.



Sağda müsait bir yerde

Ansızın bir şehrin ortasına yerleştirip gövdenizi, orada herkesle temasa açın kendinizi; ancak, şimdi sadece seyretmeye değil – sizinle kısa süre de olsa bir kontak kurmaya gelmiş olsunlar. Hayatlarıyla gelmiş olsunlar. Arzularıyla, öfkeleriyle, aşklarıyla, karanlık taraflarıyla size şöyle bir değip geçsinler.



Kırık kahramanlar mevsimi

Julio Cortázar, “Roman sayıyla kazanır,” der ve ekler: “Öykü ise nakavtla.” Bu söz, öykünün en önemli şartlarından sayılan –daha önce Edgar Allan Poe’nun da vurguladığı– “tek etki kuralına” vurgu yapar. İlk cümleden itibaren gerilen ve zirvede tek hamleyle bırakılan ve hedefe ulaşan bir ok da bu öykü anlayışına örnek bir metafor sayılabilir.



Lars Iyer'in manifestosu

Hiçbir şey ve her şey hakkında üç kitap: Kuşku, Dogma ve Göç. Newcastle Üniversitesi’nde felsefe dersleri veren Lars Iyer’in bir internet günlüğünde anlatmaya başladığı ve daha sonra romana dönüşen hikaye, bizi edebiyat tarihinin en absürt çiftlerinden biriyle tanıştırıyor. W.



Uzak bir gölge

“André Gide’i André Gide yapan şey nedir?” diye sorulsa buna hemen şu yanıt verilebilir: Birincisi yaşadığı dönemin tanığı bir aydın, ikincisi bu dönemin ahlaki sorgulamasını üstlenen sorumlu bir insan. Bütün eser ve eylemlerinin omurgasını bu iki özellik oluşturuyor.

 



Saramago’nun iç içe Lizbon’ları

Ellili yaşların başında, Lizbonlu bir düzeltmen: Raimundo Silva. Raimundo epey yalnız ama bunu sorun etmiyor; içtenlikle yakınlık duyduğu tek şey üzerinde çalıştığı metinler.



Doğmamış kitaplar kütüphanesi

Burası bildiğiniz kütüphanelerden değil. Buradaki kitapları kimse okumaz. Raflarımıza özenle yerleştirilmiş kitaplar yerlerini asla terk etmez. Amacımız, kitaplarımıza ebedi bir istirahat ortamı yaratmak. Bir tür huzurdan kale. Şirket bunu garanti ediyor. Okunmak için yazılmamıştır kitaplarımız. Hatta basılmamışlardır. El yazmasıdır. Yazar defterleridir.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.