"Türk edebiyatının gelişimine katkı sağlayacak nitelikteki özgün edebiyat eserlerini üretecek veya bunları yayımlatacak" yazarlara maddi destek sağlamak amacıyla 25 Aralık 2013'te yürürlüğe giren Edebiyat Eserlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik tartışma yaratmaya devam ediyor. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün internet sitesinde projeye 290 kişinin başvurduğu, 40 projenin kabul edildiği, toplam 463 bin TL dağıtılacağı açıklanmış, fakat devlet desteği alan yazarların ve seçici kurulda bulunanların isimlerine yer verilmemişti. Bu ise edebiyat dünyasında desteği alan yazarların hükumet yanlısı olup olmadığına dair bir tartışmaya neden olmuş ve Bakanlık desteği alan isimler ile seçici kurulun kimliğinin açıklanması istenmişti.
Yazar Aykut Ertuğrul, az önce Facebook hesabından yaptığı açıklamada desteği alan yazarlardan biri olduğunu söyleyerek "Dünden beri Kültür Bakanlığı’nın Edebiyat Eserlerini Teşvik… projesi kapsamında bazı yazarların kitaplarının desteklemesi etrafında bir fırtına koparılıyor. Bu destekten (11000 lira) faydalanacak yazarlardan biri olarak açıklama yapmayı uygun gördüm," dedi ve şu açıklamayı yayımladı:
.
1. Sürekli gizlilikten bahsediliyor. Sanki kapalı kapılar ardında şeytani görüşmeler yapılmış, sonra yine aynı gizlilikle yazarlarla el sıkışılmış, ne yazacakları nasıl yazacakları belirlenmiş gibi bir hava oluşturuluyor. İsimlerin -hala- açıklanmamasındaki anlayamadığım ısrar dışında bir gizlilik yok. Ertuğrul Günay’ın bakanlığında bu proje için adımlar atıldı. Benim de o zaman haberim oldu. Gizli bir ağ ile değil, kültür sanat sitelerindeki haberlerden… Gerek edebiyathaber’de gerek sabitfikir’de gerek kültür gündemi’nde bununla ilgili haberler yapıldı. Fakat bugüne kadar kanun bir türlü -sebebini yine bilmiyorum- hayata geçirilemedi.
2. Bu yıl Nisan ayında Kültür Bakanlığı’nın sitesinden yeni bir duyuru daha yapıldı. Proje başvurularının başladığına dair. (Ki bu da ismini zikrettiğim sitelerde, sosyal medyada, gazetelerde haber yapıldı, hatta ödeneğin yarıya indirildiğini dahi haberlerden okudum ben.)
3. Mayıs ayında projeye internet yoluyla başvurduk. Yine kimse temasa geçmedi. Olduğu varsayılan gizli ağ yine örülememişti heyhat. Devleti karşımızda, bu süreçteki aksaklıklar hususunda soru sormak için dahi (bi ara sitede sorun vardı) bulamadık.
4. Başvuruda özetle öykü yazdığımı, özgeçmişimi, ne tür öyküler yazdığımı ve öyküler ayrı ayrı yazıldığı için sabit bir konusunun olamayacağını belirttim. Konusunun, hedef kitlenin, projenin neden kabul edilmesi gerektiğinin sorulmasını ise bir yönlendirme olarak değil, bürokratik safsatalar olarak gördüm. Verilebilecek en genel cevapları verdim. Gelenekle modern, fantastik, gerçeküstü vs. bile dedim. Devlet ya da büyük kurumlar yani bürokrasi canavarı genel sorular sormadan bir form oluşturmadan yapamaz; bunu bildiğim için; daha önce devletle karşılaştığım için –siz karşılaşmadınız mı; elektrik, su, ÖSS, KPSS, telefon, okul kaydı, noter, çevre temizlik vergisi…- cevaplarımın üzerinde bile durmadım. Son tahlilde kurulda kim olursa olsun yazarlık geçmişime bakacağını düşünüyordum. Saf gibi görünmek istemem ama bence böyle de oldu. Kurulda kimin olduğunu, birilerini ikna etmeye ihtiyacım olmadığı için merak bile etmedim. Benim projem ve tanıdığım iyi şair ve yazarlardan bir iki kişi daha olduğuna göre doğru bir kurulmuş. Demek hakikaten genç yazarlara destek veriliyor bile dedim. Evet iyi öykü yazdığımı düşünüyorum, aksini düşünen olmadı şimdiye kadar. Ben de hiç bugüne kadar böyle cüretkar davranmadım. İki öykü kitabım var, bir edebiyat dergisi çıkardım, dergilere yazdım vs. Sanırım edebiyatçıdan sayılabilirim.
5. Nihayet yine internetten başvurumun kabul edildiğini öğrendim. Eğer ne yazacağım konusunda yönlendirilecek olsaydım sanırım şu vakte kadar evimdeki (kirada oturuyorum bu arada hayır hayır Şehriyar Konakları değil) kırmızı telefon çalar ve bakanlıktan özel görevlilerden biri beni arardı. Belki de “reis” arardı kim bilir?
6. Bakanlığın bu destek sürecinde bir miktar acemi davrandığını, bir çok şeyin aniden belli olduğunu vs. biliyorum. Zaten bu yönetmeliğin her maddesini destekleyecek değilim ama toplamda “edebiyat eserlerinin desteklenmesi”nin bu kadar hınçla saldırılmasını anlayamıyorum. Bu sefer saflığımdan değil. Evet benimle aynı görüşte olmayanlar vardır. Ama “satılmakla”, “ihsan” almakla, “ulufe” almakla itham edilmek sizce de biraz ağır değil mi?
7. Peki ben ulufe aldım diyelim. O zaman sinema ve tiyatro eserlerine verilen destekler ne olacak? Onlar da ulufe mi aldı? Bakalım mı kimlerin destek aldığına, vakti olan baksın. TEDA kapsamında destek alanlar? İstanbul 2010 filan… Yurtdışından destek alanlar, Sabancı, Koç, Eczacıbaşı gibi büyük kapitalistlerin vakıflarından destek alanlar? Bu işlerle ilgilenmediğim için bilmediğim bambaşka fonlar, bambaşka şeyler vasıtasıyla destek alanlar? Bunlar da ihsandan sayılıyor mu? Bunlar da tek tek ortaya çıkarılıp lince tabi tutulacak mı?
8. Son olarak yapılan bu şeyin tam olarak kara propaganda olduğunu düşündüğümü, devletin bu desteği verirken eserin konusuna, türüne filan karışmadığını, ortada bir gizlenme saklanma durumu olmadığını, bakanlık eğer gizliyorsa bu gizliliği etik bulmadığımı bu yüzden ismimi açıkladığımı duyururum.
Kime, neye hizmet ettiğimi, edebi yeterliliğim hususunu ise kara propogandaya devam edeceklerin hayal güçlerine emanet ediyorum.
Dün konuya ilişkin bir yazı yayımlayan yazar Irmak Zileli, "Söz konusu teşvik sanatçının 'ne yazacağına' ve onu 'nasıl yazacağına' bağlı olarak belirleniyor," ifadelerini kullanmıştı. Zileli, şöyle demişti:
"Devletin asli görevi olması gereken, sanatçıya destek, 'istediği sanatçıya destek' halini alıyor. Çünkü teşvikin kime gideceği, sanatçının hangi konuda ve içerikte eser vereceğine bağlı olarak belirleniyor. Üstelik hangi konuda eser vereceğinizi belirtmeniz yetmiyor, komisyon bu konuyu işleyip işlemediğinizi, nasıl işlediğinizi denetleme hakkını da saklı tutuyor. Teşvik alan yazara istediği aşamada 'bilgi ve belge' sunma sorumluluğunu yüklüyor." (Yazının tamamı için tıklayınız.)
"Desteği alanlara tepki geliştirilecektir"
Cumhuriyet gazetesinden Aslı Uluşahin'e konuşan PEN Türkiye Başkanı Tarık Günersel ise, "Yaşananlar, bir kamu sürecinden ziyade, mafya sürecini andırıyor," derken, Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, "Daha önce de özgün eser ölçütünün bakanlığın hazırlayacağı kurulca belirlenemeyeceğini söylemiştik. Bu, baştan sona yanlış bir proje. Yönetmelikte sadece Türkçe eserlerin desteklenmesi de yazarlar arasında bir ayrımcılığı getirmiş oldu. İsimler neden sır gibi saklanıyor? Destek verilen kişiler açıklanmalı, gizli kapaklı olmamalı," ifadelerini kullanmıştı.
Şair küçük İskender de, "Zamanında, 'devletin hoşlandığı şairler' yazılmıştır. Fakat günümzüde şair denilen sanatçı ile devleti yan yana getiren ortak bir payda yok. İdeolojileri ve dünyayı kavrayışları apayrı! Belki bu yüzden destek alan şairlerin adları gizli tutuluyor olabilir, kimse onlara saldırmasın diye. Çünkü bu desteği alan şairlere elbette edebiyat çevreleri tepki geliştirecektir," diyerek konunun bir diğer yönüne dikkat çekti.
Seçici kurulda kimler var?
Yedi kişiden oluşan kurula, yönetmelikte duyurulduğu üzere bakanlık müsteşar yardımcısı başkanlık ediyor. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu da kurulda yer alan bir başka devlet yetkilisi. Bakanlık, "kişiler etki altında kalmasın diye" kurula üye kişilerin adlarını saklasa da, ekipte Doğan Hızlan ve İskender Pala'nın yanı sıra Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal ile Basın Yayın Birliği Başkanı Münir Üstün'ün yer aldığı konuşuluyor.
Yönetmelikte neler var?
Yazım desteği tutarının yüzde 50'si destek sözleşmesinin imzalanmasından sonra yüzde 50'si ise proje neticesinde üretilecek eserin kabulüne ilişkin Kurul kararından sonra ilgililere ödenecek.
Yönetmelikte, "Başvurular, yazar tarafından her yıl 1 eylül ile 15 ekim tarihleri arasında başvuru formu ile form ekinde belirtilen belgelerin Genel Müdürlüğe ibraz edilmesi suretiyle yapılır," ibaresi yer alsa da bu yıl başvurular 22 Mayıs 2014 - 20 Haziran 2014 tarihleri arasında alındı.
Yazarın yükümlülükleri neler?
Destek sağlanan yazarlar;
a) Desteği amacına uygun olarak kullanmakla,
b) Başvuru tarihinden itibaren adres ve iletişim bilgilerinde olabilecek değişiklikleri on gün içerisinde, Bakanlığa yazılı olarak bildirmekle,
c) Destek için başvurduğu eserin konu ve içeriğinde herhangi bir değişiklik yapmamakla,
ç) Bakanlığın projenin aşamaları hakkında istediği bilgi veya belgeleri, azami otuz gün içerisinde Bakanlığa ulaştırmakla,
d) Projeyi hiçbir şartla kısmen veya tamamen başkalarına devretmemekle, yükümlüdürler.
Yazar yükümlülüklerini yerine getirmezse...
Destek sağlanan yazarın bu Yönetmelikte veya destek sözleşmesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi ya da eserin Kurulca kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmenin geçerliliğinin sona erdiği Bakanlıkça yazara bildirilir. Bu bildirimden itibaren otuz gün içerisinde Bakanlığın yaptığı toplam ödeme, yasal faizleri ile birlikte iade edilir. Bu süre içerisinde iade edilmemesi hâlinde, ödemesi yapılan destek tutarı genel hükümlere göre tahsil edilir.
Proje kapsamında destek almasına rağmen, yükümlülüğünü yerine getirmeyen yazara, bu Yönetmelik kapsamında yeni destek verilemez.
Kurul salt çoğunlukla karar alır
Kurul, destek başvurularını değerlendirmek ve teslim edilen eserlerin kabulünü gerçekleştirmek üzere üye tam sayısının salt çoğunluğu ile yılda en az iki kez toplanır ve kararlarını toplantıya katılan üye sayısının salt çoğunluğu ile alır. Oyların eşitliği durumunda, Başkanın oyu yönünde karar alınmış sayılır.
Yazım desteği sağlanan yazar, eserini destek sağlanan yılın eylül ayı sonuna kadar elektronik ortamda ve bir nüsha olarak basılı formatta Bakanlığa teslim etmekle yükümlüdür.
>>> Sanatçılardan Menderes'e ödenek mektupları
>>> Kültür Bakanlığının maddi desteği hangi yazarlara gitti?
Şimdi benim buraya ne yazmamı bekliyorsunuz. Kısacası ağzımı açmadan bir kaç cümle yazayım. Birincisi bizi kültür bakanlığı resmen enayi yerine koyup kandırdı. İkicisi bizi adam yerine koyar gibi yaptı. Kendine yakın olanları seçti. Bizi de kamuoyuna karşı kalkan olarak resmen kullandı. Şimdi ben daha ne yazayım.
Cumhuriyet Gazetesi'nde bugün bir haber çıktı: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/108651/_Aciklanmamasi_sk...
Bu haberdeki şu bölüm ilginç:
"Yazar Güray Süngü sosyal medyada “Kültür Bakanlığı bana romanım için 15 bin lira ödeyecek. Çok mutluyum. Sonunda bizim ülkemizde de böyle şeylerin olduğunu görmek güzel” açıklaması yaparken, şair Furkan Çalışkan da “beni de listeye ekleyin” diyerek destek alanlar arasında olduğunu duyurdu.
Bu isimlere, “Benim de deneme kitabım destek aldı. Sakladığım bir şey yok. Destek alan yazarların da birçoğunu biliyorum” açıklamasıyla yazar Mustafa Akar katıldı.
Açıklama yapan Furkan Çalışkan’ın muhafazakâr eğilimli edebiyat dergisi İtibar’ın yazı işleri müdürü olması, Akar ile Süngü’nün ayrı derginin yayın kurulunda yer alması ve Ertuğrul’un da derginin yazarları arasında olması dikkat çekti.
Bu dört yazarın, Ağustos 2013’te Times gazetesinde yayımlanan “Bizde çok adam bulunur” ilanında da adları bulunuyordu. İlan, pek çok yabancı ismin, Gezi Direnişi sırasında hükümetin tavrını eleştiren, yine Times’taki ilanlarına karşı yayımlanmıştı."
Yeni yorum gönder