Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

Başka Nobelli Yazar mı Yok Kardeşim?



Şahane
Toplam oy: 483

Valla sayın okurlarım, Hilmi abimize aynen katılıyorum. Başka Nobelli yazar mı yok yani, elini sallasan Nobelliye değiyor. Seç beğen çağır. Armudun sapı, üzümün çöpü varsa muz ne güne duruyor, oh. Duyduğuma göre bu Naipul denen herif çok eski kitaplarından birinde Müslümanlara hakaret etmiş. Bunların başarısı yok, parazit, vs demiş. Ulan Naipul, Müslümana laf edersen kırk sene de geçse fark etmez, arar buluruz seni her yerde. Bundan ne sonuç çıkıyor sayın okurlar: Naipul akıllı olsun!

“EY AHALİ” DİYE BAĞIRMAK

Şaka bir yana, sevgili okurlar, Kusturica’yı kovduktan sonra Naipul’u da tehdit etmiş olduk. Yeni Müslüman yazarımız Hilmi Yavuz fevkalade bir çıkışla işe el koydu, “peş”leri de arkasından geldi. Fakat mesele yalnızca bu değil. Olay bunca tartışıldıktan sonra benim dikkatimi bambaşka bir şey çekti: Hilmi Yavuz diyor ki, bakın bu adam “emperyalizmin” ağzıyla konuşuyor. Küresel efendilerinin yolundan gidiyor ve onların politikalarının bayraktarlığını yapıyor. Neymiş, yalnızca Müslümanların değil, emperyalizme karşı olduğunu söyleyen herkesin göreviymiş Naipul’u protesto etmek. Ve ulusalcıları da davet ediyor bu protestoya. Mademki anti-emperyalistsiniz, siz de karşı çıkın kardeşim, diyor.

Şimdi anladınız mı Naipul’un neden haksız olduğunu, neden hata yaptığını? Hatası şu: Bir rivayete göre, bu kişi Müslümanlara “geri zekâlı” demiş.

Arada hemen söyleyeyim; geri zekâlı tanımı bireylere yönelik bir tanım. Yani bir kişiyi/kişileri hedef alır, onların inançlarını değil. Yine de tabii tartışılabilir ve son derece yakışıksız, üsluptan yoksun bir laftır. Eğer Naipul bunu bize aktarıldığı gibi söylemişse büyük ayıptır ve en azından bir aydına, bir yazara yakışmaz. Fakat dediğim gibi inanca yönelik de değildir. Ben en azından bana söylenen böyle bir lafla inancımı karıştırmam. Bana göre yeryüzünde hiçbir halk aşağılanmayı hak etmez. Böyle toptan yok saymalar da asla iyi niyetli değildir. Müslüman kültürü de asla böyle aşağılanmaları hak etmemiştir.

Fakat mesele başka. Naipul, Hilmi abimizin kurnazlığını, zekâsını görse herhalde böyle bir toptancılığa kalkışmazdı. Şimdi mesele şu: Ey anti-emperyalistler, buyurun işte emperyalizmin ağzıyla konuşan bir tip. Hadi siz de protesto edin... Edilmezse ne olacak? Hah işte gördünüz mü, bunların derdi emperyalizm falan değil, direk İslam’mış… Ama bir de şu var:

ZAMAN-AKP

Kendi gazetesinin ve yayınevinin hamisi, “okyanus ötesi”nde, ABD’nin kanatları altında bulunuyor. Yazılarıyla sürekli destek çıktığı AKP yöneticileri, ABD’yle dost... Sözgelimi “edebiyatçılarla” yemek toplantısında sarıldığı, kolunu okşadığı başbakanımızın arası pek iyi ABD ile. “Şiir” yüzünden içeride iken ABD’liler coşkuyla ziyaretine koşmuşlardı. Oğullar, kızlar, tosunlar, hepsi, hepsi ABD’de, ABD’de okuyup yaşıyorlar. Hatırlayacaksınız, Abdullah Gül, ABD ile yaptığı dokuz maddelik anlaşmayı açıklamamıştı. Ne yapacaksınız, anlaşma işte... Mesela biz ülke olarak BOP’ta görevliyiz, biliyorsunuz. BOP’un eşbaşkanlarından biriyiz. Vallahi bunlar hep gazetelerden duyduğum şeyler. Korkumdan, yorumsuz aktarıyorum. Çünkü burada anlatmak istediğim şey başka: ABD emperyalist bir devlet değil midir kardeşim? Şimdiye kadar Hilmi abimiz emperyalizm hakkında ne söylemiş de şimdi anti-emperyalistleri Naipul’u protestoya çağırıyor?

HOŞGÖRÜ TOPLUMU OLAMAYACAĞIZ

Bütün bunlar bana ne düşündürdü biliyor musunuz sevgili okurlar? Bence bizim yakın bir gelecekte hoşgörü toplumu olma ihtimalimiz yok. Uzak bir gelecekte de görünmüyor ya neyse. Milliyetçiler Orhan Pamuk’u istemez. Müslümanlar Naipul’u tehdit eder. Kültür Bakanı Kusturica’yı kovar. Bugün her kesimin “istemediği” birileri mutlaka var. Hatırlıyorum, İlhan Selçuk tutuklandığı zaman liberal aydınlar bu tutuklamayı açıkça alkışlamışlardı. Bir kısım aydın da Pamuk’un nobelini protesto için gösteri yapmıştı. Fakat bana göre en düşündürücüsü Naipul olayı oldu. Çünkü burada bir linç daveti var. Gelmedi. Gelmesin.



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.