Cemal Karanlık
Sevgili okurlar, İstanbul Köyü Belediyesi masalarımızı kaldırdığı için, malum içerilerde de bu havada oturmak sıkıcı oluyor, hafta sonu biz birkaç arkadaş belediye eli değmemiş, tertemiz kırlara açılalım dedik. Aman efendim çok keyifli oldu; temiz hava, ağaçlar, iyi oldu yani, hiç değilse birbirimizi duyabildik. Ancak ne yazık ki konu yine dönüp dolaşıp edebiyata geldi.
Nadir kardeşim, uluslar arası markamız Elif Şafak’ın yeni romanını okuyup okumadığımı sordu. Bugünlerde okuyorum, dedim. İyi gidiyor.
Romanı okurken, Elif Şafak Hanım’ın edebiyat dünyamızın en çok konuşulan yazarlarından biri olduğunu düşündüm. Ama kuşkusuz, konuşulduğu kadar yazılmıyor. En azından, eleştirmenlerin ilgi alanına henüz girmiş değil. Oysa, bu romanların incelenmesi, üzerinde daha çok durulması gerekmez mi?
Arkadaşlardan biri, “yahu bırakın şimdi,” diye çıkıştı, “nedir yani amma konu ediliyor, bir insanın üstüne de bu kadar gidilmez ki! Vallahi mağdur oluyor kadıncağız.”
“İyi de,” dedim, “normal değil mi bu? Bakın şimdi, bugüne kadar çok satan yazarımız olmadı mı? Ahmet Altan mesela, o da birbirinden vasat kitapların yazarı idi. Kitapları çıktıkça olay oluyordu. Kendisi sonradan Türkiye politikasına müdahale etme sevdasına kapılınca romancılıktan uzaklaştı. Neyse, ortalığın Ahmet Altan romanlarıyla dolup taştığı yıllarda bile Elif Şafak’ın ulaştığı satış rakamları bir hayaldi. Diyeceksiniz ki, hayaldi, gerçek oldu, ne var bunda?”
“Evet abi,” dedi Nadir, “gerçekten merakla bekliyoruz, ne var bunda?”
“Diyorum ki, bu yazarımızın bunca konu edilmesi acayip değildir. Onu da mağdur etmez, zor durumda bırakmaz. Daha çok yazılmalı, konuşulmalı. Okurun bu kitapları neden bu kadar sevdiği araştırılmalı. Elif Şafak’ın kitaplarını beğenen-beğenmeyen herkes yazsın konuşsun, ne var bunda? Sonuç olarak edebiyat ortamımız kazanacaktır bundan. Elif Şafak Hanım, üstelik, ilham verici bir yazarımız. Söyledikleriyle bize pek çok fikir veriyor. Bakın mesela, bir söyleşide diyor ki, ‘yanımda (İskender’i yazarken) Osmanlıca-Türkçe sözlüğüm de vardı, Ferit Devellioğlu, ne çok şey öğretti bana. Aralarda açıp açıp bugün hangi kelime çıktı diye bakıyordum, piyango bileti gibi. Ama romanı İngilizce yazdım evvela. Öyle soludum.’ Neymiş, öncelikle sözlükten Osmanlıca sözcük seçilecek. Talih kısmet, o gün piyangodan ne çıkarsa… Bunun üzerine ben de haftalık yazılar için tavşan niyeti yöntemini kullanmaya karar verdim. Yaratıcı değil mi? Piyango yöntemi…
Tabii bir de soluma meselesi var. Ne soluyacağını bileceksin arkadaş. Fakat şurası kesin: Elif Şafak Hanım asla mağdur olmaz. Sen asıl beş yüz bin mağdur ne olacak, onu sor kendine…
Yeni yorum gönder