Cemal Karanlık
Sait Faik kitaplarının bundan böyle İş-Kültür Yayınları’ndan çıkacağını duymayan kalmamıştır herhalde, sevgili okurlar. Yapı Kredi’nin baskı ve edisyonlarını (Karganı Bağışla adı altında toplanan mektuplar dışında, zira burada bir yeni kitaptan çok, bana kalırsa bir ‘artanı yağmalama’ yaklaşımı mevcuttu) beğenirdim, bence derli toplu, yaygın, ustaya yakışır yöntemlerle ulaştırılıyordu okura.
Sait Faik, öldükten on sene sonra da birilerinin kendisini okumasını dilermiş. Ölümünün üzerinden 57 yıl geçti. Bugün her kuşağın sürekli okuduğu ender yazarlarımızdan biri. Kitaplarının yayın hakkının İş-Kültür’e bırakıldığını duyunca bir kez daha okudum kimi öykülerini. Olağanüstü bir heves ve güçle anlattığı adasını, o alçak sesli insan ve doğa sevgisini hatırlamamak, hatırlatmamak olur mu? Bugün anlıyoruz ki, 10 sene değil, 100 sene de geçse okunacak, okuyacağız sevgili öykücümüzü.
Fakat, yine de düşünmeden edemiyor insan; edebiyatımızın bu unutulmaz yazarı için ne yapılmış, ne yapmışız bugüne kadar? Kitapları sürekli satılan, okunan, eli kalem tutan herkesin adını ilk elde andığı Sait Faik üzerine yazılmış şöyle tutarlı, kalıcı kaç inceleme yazmışız? Okumuş olanlar hatırlayacaktır; Fethi Naci, Sait Faik üstüne yazılarını Sait Faik’in Hikayeciliği adı altında toplamıştı. Benim görebildiğim çoğu tez çalışması da Naci’nin yazılarını ana kaynak olarak kullanmıştı. Bu verimsizliği neye bağlayabiliriz?
Bir yazarı okumuş olmak neye yarar, sevgili okurlar. Zaman zaman durup o yazardan ne anladığımızı da düşünmek zorundayız. Çocuklarımız okullarda Sait Faik’i okuyorlar mesela. Neye yarıyor bu? Örneğin ben, “Son Kuşlar” öyküsünü okuyuşumuzu hatırlarım. Üzerimdeki etkisini… Gerçekten, son kuşlar da gittikten sonra geriye ne kalacak, diye düşündüğümü… Okur, birebir edebiyatın değil belki ama okuduklarından geriye kalanların yaşama biçim vermesini istemelidir, diye düşünüyorum. Kitaplar, yazarlar üstüne tartışmalı, edebiyatın kazandırdıklarını değerlendirmelidir. En azından, yeni düşüncelerin filizlenmesinde yararlanmalıdır ondan.
Bana öyle geliyor ki, Sait Faik gibi yazarların yaşadıkları korkunç umutsuzluk biraz da bundan kaynaklanıyor sevgili okur. Yazdıklarının tartışılması, değerlendirilmesi, yaşama katılması gerekmez mi? Yazar belki bir duyarlılık yaratmak ister. En azından toplumda doğaseverlerin, insanseverlerin, hayvanseverlerin çoğalmasını bekler. Kimbilir, Sait Faik’in hüznü böylece paylaşılmış olur.
İş-Kültür Yayınları’na gelince. Sait Faik ustamıza özen göstersinler isteriz. Kitapları hatasız yayınlasınlar, ülkemizin her yanına ulaştırsınlar, yeni kuşakları “Son Kuşlar”dan mahrum bırakmasınlar. Ve tabii, mümkünse, hiç değilse Sait Faik’in kitaplarına güzel kapaklar yapsınlar. Yani ustanın kapakları bugüne kadar yaptıkları kötü kapaklara benzemesin… Bizden dilemesi.
Yeni yorum gönder