CEMAL KARANLIK
Sevgili okurlar, bu hafta yine her zamanki kahvemize oturup biraz siyasetten konuştuk Nadir’le. Yağmur ince ince başlamıştı ve havanın ayazı da kırılmış gibiydi. Ben kendimi şaşılacak kadar yorgun hissediyordum. Aslında öyle yorucu işler yapmam, getir götür, indir taşı vs bana göre değildir. Hele spordan falan hiç hoşlanmam… Yine de insan bu memlekette durduk yerde yorulabiliyor, biliyorsunuz. Bana sorarsanız, Türkiye’nin işi tamamdır. Zira cehalet, şişede durduğu gibi durmaz.
Nadir, bir süredir okuduğu gazeteden başını kaldırarak,
“Abi bugün de muhabbetine doyum olmuyor yani,” dedi.
“Sorma evladım,” dedim, “canım bir sıkkın ki, o kadar olur.”
Nadir bu, hemen anladı, konuyu değiştirdi:
“Yahu bu ucube meselesi bitmek bilmiyor. Nedir yani, ne düşünüyorsun bu konuda?”
O sırada çaylarımız geldi. Naylon örtüler buğulanmış, tavla şakırtıları arasında tatlı bir uğultu başlamıştı.
“Şimdi evladım; bazı olaylar birbirine bağlanıyor: Ankara’da heykellere devlet görevlileri tarafından tükürülmesi, bir. Ki elbette daha öncesi de var. Ülkemizde bildiğin gibi sanat düşmanlığının ucu bucağı yoktur. Neyse. Başbakanın gözlerini belerterek, Arap aksanıyla ‘bir ucuğbeee’ diye çıkışması, iki. Arada bildiğin gibi ‘örgütsüz’ Tophane saldırısı var.”
“Evet abi, yaşam tarzının değişmesi, kentsel dönüşüm…”
“Fakat devlete bağlı sanat kurumları da var değil mi? Belediyelerin, kaymakamlıkların salonları falan. Buralarda da etkinlikler yapılıyor. Ebru sergileri, kermesler…”
“Doğru, bu etkinlikler de yapılıyor.”
“Yani iktidar kendi sanatını ve kendi sanatçısını istiyor. Modern sanata tepki duyuyor. Bunu da seçmeninin önünde, hedef göstererek yapıyor. Bu doğal mıdır? Olabilir. ‘Yeni Türkiya’ hedefin varsa ve bunun için yola çıktıysan yolun sonuna kadar gideceksin.”
“Eh.”
“Burada sorun şudur: Modernizme ve aydınlanmaya karşı duran bir aydın sınıfımız var mıdır?”
“Tabii.”
“Fakat burada işler karışıyor: Modern yaşam tarzına –niyeyse- karşı olabilirsiniz. Fakat modernin yarattığı toplumsal sorunlar karşısında modern sanatın suçu nedir? Çoğu aydının görmediği budur: Aydınlanma eleştirisi, sanat düşmanı bir toplum yaratıyor. Bu, gün gelecek, onların da ellerindeki tüm entelektüel varlığı yok edecek. Ne yazık ki şık felsefe kitaplarından öğrendiklerimiz bize yetmiyor. İki kere iki dört etmiyor çünkü. Mehmet Aksoy’u düşünüyorum. Bir sanat yapıtının bu toplumun başbakanı tarafından ucube ilan edilmesi… Bu olay, bence ülkemizi çok gerilere götürdü. Bence, yıkılsın o heykel.”
Yeni yorum gönder