Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

Yazarlığın İpuçları



İyi
Toplam oy: 426

Cemal Karanlık

Dün akşam ben yine her zamanki mekânıma erkenden gittim sayın okurum, Nadir de biraz gecikince bana oturup düşünecek zaman kaldı. Elimde Bay Semih Gümüş'ün çıkardığı Notos dergisi vardı. Canım hiçbir şey okumak istemediği için Notos'u da açasım yoktu. Hele kötü öykülere hiç katlanamazdım. Neyse, sonra zaten Gümüş'ün müthiş bir liberal öngörüyle derginin adından "öykü"yü attığı geldi aklıma. Kapağı çevirdim, Amerika'dan haberler bölümüne göz gezdirince tepem attı. Amerika'da yazar üflese Notos'ta fırtına kopuyor diye geçirdim içimden. Notos bir yana, bizim edebiyatımızda neden hiçbir şey doğru dürüst tartışılmıyor diye dertlendim. Sonra Allahtan Nadir geldi de biraz çene çaldık. Alın bakalım, ne konuşulduysa burada:

    "Cemalciğim, nedir gene suratından düşen bin parça?"
    "Yok bir şey yahu, can sıkıntısı işte. Sen ne yaptın, anlat bakalım olup biteni."
    "Ne yapayım, hep aynı, bizim Hale'ye rastladım yolda, çok iyi görünüyordu. Biliyorsun, epeydir bir şey yazmıyor, dışarı falan da çıktığı yok, görünce sevindim açıkçası. Ayaküstü biraz lafladık. Bir roman yazmış bu arada. Keyfi yerindeymiş. Çok güveniyormuş romanına."
    "Ne güzel, ne güzel. Ne zaman yayınlanıyormuş?"
    "Konuşmuş yayıneviyle. Üç sene sonraya gün vermişler."
    "Ameliyat günü mü ulan bu?"
    "E, anla işte."
    "Peki şunu söyleyeceğim sana: Senin bu Hale arkadaş bu üç yıl içinde romanına olan güvenini yitirirse ne olacak?"
    "Yahu insan romanına güvenini yitirir mi Cemalciğim. Roman insanın bir nevi evladı gibidir. Damarında akan kanıdır, geleceğe bırakacağı bir şeydir yani."
    "Bak burada haklısın Nadirciğim, roman, soyumuzun sürüp gitmesini sağlayan biricik aile ferdimizdir kardeşim. İnsan romanına güvenini yitirirse artık bir hiç olur. Soyu kurur vallahi. Kendisi döl vermez, evlatları üreyip şakırdamaz olur alimallah."
    "Öyledir abi, roman geleceğimiz, söyleyeceğimiz sözümüzdür. Şaka bir yana, Hale akıllı kızdır, aynı zamanda roman sanatı üzerine de epey düşünür ve bu konuda da akıllı fikirleri vardır. İyi okur anlayacağın."
     "Öyle mi, ne okur mesela, neyse, dur ben tahmin edeyim, hatta sevdiği yazarları da sayayım sana, olur mu?"
     "Olur ağabeyciğim, bir dene bakalım."
     "Al ulan deniyorum: Mesela Bilge Karasu'ya bayılıyordur, doğru mu?"
    "Valla doğru. Ee?"
    "Mesela Hasan Ali Toptaş'ı çok seviyordur. İhsan Oktay Anar'ı önemli buluyor, Tanpınar ve Oğuz Atay'a tapıyordur. Ferit Edgü de yaşayan en önemli öykücülerimizden biridir, doğru mu bunlar?"
    "Valla şaşırdım kaldım abi, sen bunları ne zaman konuştun ki Hale ile?"
    "Ulan Hale hanımla ahbaplığım yoktur benim. Fakat bu yazarları sevmeyeni dövüyorlar bu ülkede, bir. İkincisi, ki daha önemlisi; sen de aklında tut, hani olur da bir kitabın çıkarsa, ardından 'gazatacılar' gelip de seninle roportaj yaparsa hemen bu yazarları çok sevdiğini ve bunlardan etkilendiğini söyleyeceksin. Zira bu bir kimlik meselesidir, anladın mı? Bu isimleri vermekle, ey millet ben edebiyattan iyi anlarım demiş oluyorsun."
    "Allah Allah."
    "Yaa.. Evet. Edebiyattan anlarım işte sevdiklerim de bunlar, diyorsun olup bitiyor. Sen sağ ben selamet."
    "Peki abi bunun nesi kötü?"
    "Ne kötüsü, bak bu çok iyi bir şeydir. Bu önemli yazarlarımızdan etkilendiğini söyleyen genç yazarı üç satır okuyacaksın. Üç satırda bir maharet gösterememişse ağır bir yükten kurtuldun demektir. Bir daha da onu okuma olsun bitsin. Ki bunların çoğu yazar değil figürandır canım kardeşim."
    "."
    "Evladım, iki çay getir bize."



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.