Argo deyince aklımıza bir dizi kaba, galiz söz yığını geliyor. Her kötü söz otomatikman üzerinde argo yazan bir çuvala istifleniyor. Argoyu anlamak bu kadar kolay olsaydı bu sayfada yer vermeye, hakkında bir şeyler söylemeye değecek bir kavram olarak değerlendirmeye gerek olmazdı.
Argo hakkında abidevi bir sözlüğe emek veren Hulki Aktunç, “Argo, dilin gizli örgütüdür” demişti. Bu tanım, sadece şiirsel bir aforizma olarak algılanmamalı.
Argonun temel amacı, dili bir çeşit şifreye dönüştürmektir. Var olan kelimelere sözlüklerde yer almayan anlamlar verilir, çarpıtılır, farklı kelimeler umulmadık şekillerde bir araya getirilir, farklı dillerden alınan kelimeler alındıkları dildeki anlamların dışında anlamlarla kullanılır. Argonun çeşitli meslek erbaplarının aralarında kullandıkları terim yüklü dilden temel farkı diğer insanlarla araya bir mesafe koymak amacıyla geliştirilmiş olmasıdır. Doktorların yahut avukatların aralarındaki konuşmalardan farkı meslek dilinin yazılı olarak karşılığının olması, sözlükler yahut kitaplar aracılığıyla öğrenilebilmesidir.
Argo, Esperanto gibi kurucu bir irade tarafından bilinçli bir şekilde inşa edilmiş bir dil de değildir. Mesela hırsız argosu, küçük çete veya mahallelerde insanların iç içe yaşarken geliştirdiği bir dildir. Bu anlamda “kendiliğindenlik” de taşır argo. Hangi kelimenin hangi anlamda kullanılacağı iç içe yaşamanın getirdiği kendiliğindenlik çerçevesinde saptanır ve benimsenir. Argonun hiciv yüklü dili üzerinden sadece onu kullanan küçük grubun değil o grubun yer aldığı toplumun ve zamanın da zihinsel arka planını, sosyolojisini okumak ve anlamlandırmak mümkündür.
Yeni yorum gönder